Blogger tarafından desteklenmektedir.

En Popüler Yayınlar

Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacaktı


Üniversite sonuçları açıklandı ve kazandığım şehre gittim. Mutluydum. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yepyeni bir hayat yepyeni dostluklar yepyeni aşklar...



Aslında o şehre giderken bir sevgilim vardı. Adı Derya idi. Çok seviyordum. Ancak son zamanlarda çok fazla kavga ediyorduk. 10 aydır birlikte idik. Okul kaydımı yaptırdığım gün buluşacaktık. Aynı üniversiteyi kazanmıştık. Yazın pek görüşemiyorduk. O yüzden özlemiştim. Aradım onu. Bana gelemem gibi bir sürü şey söyledi. inanamıyordum acaba beni sadece geçiştiriyor muydu?




Telefon konuşmasını yaptığımız sırada iyice sinirlendim ve ona artık her şey bitti dedim. Aslında bir çok şeyin yeni başladığını bilmiyorum.


Ağlamaya başladı telefonda. Lütfen yapma diye. 10 aylık ilişkimi tek bir kalem de silmiştim. Peki neden? Artık büyüdüm mü? Üniversiteye gelmek beni daha mı özgüvenli yapmıştı? Aslında onu sevmiyor muydum?



Hiç birini bilmiyordum. Ancak bildiğim bir şey her şey bitti. içim bir rahatlamıştı. Yeni bir şehre geldiğim için eskilerden tamamen koptuğum için. Baya bir rahatladığımı farkettim ve mutlu oldum.



Daha yurt ayarlanmadığı için şehirde bulunan annemin 80 yaşında ki amcasının yanında kalıyordum. Bir baktım Derya aradı. Açtım telefonu.

Efendim Derya?

Ali yapma böyle lütfen. Neden bitirdin her şeyi?

O an bir şey bulmalıydım. Derya saf ve iyi bir kızdı. Daha önce kapalı olarak sevişmiştik ama hiç açık olarak bir şey yapmamıştık.

Şöyle dedim: Derya benim cinsel bir ilişkiye ihtiyacım var en azından beni tamamen boşaltacak bir şeyler gerekli.



Duyduğum cevap beni çok şaşırtmıştı.


Ben yaparım Ali.

inanamıyordum. Derya kabul etmişti. ilk sevgilisi bendim. Beni kör kütük seviyordu. Ancak gözümü bir yandan da cinsellik bürüdü. Olur mu olur dedim.



Ne yapmayı planlıyorsun Derya?

Ali ağzıma alabilirim. Öyle boşaltırım.

Benim için hiç yoktan iyiydi. Daha yeni geldiğim şehir de ilk golümü atacaktım. Her ne kadar eski birine olsa da. Ama o şehir bana ne goller atacaktı...


Derya ile ne zaman olacağını ayarladıktan sonra telefonu kapattım ve yüzümde ergen sırıtışımla hayallere daldım. Muhteşem bir başlangıç Ali. Dediğin gibi artık her şey farklı olacak. Bu şehir diğer yaşadığın bütün şehirlerden farklı olacak.



Günler geçti ve Derya ile ayarladığımız gün geldi. Karşımda ürkek bir yavru ceylan duruyordu sanki. Derya'yı biraz anlatayım sizlere. 170 cm boy, çok zayıf ama hoş bir kız. Sarı saçları ve tatlı bir yüzü vardı. Bir zamanlar öpmeye kıyamadığım insana neler yapacaktım.



Ancak yapmalıydım. Yeni şehir ve yeni güzellikler...


Derya ile buluştuk ve eve getirdim. Biraz tecrübeliydi en azından kapalı da olsa sevişmiştik. Sevişmeye başladık. Ama bu sefer aşkla yapmıyordum. Aşkla öpmüyordum. Sevgiyle değil sadece zevkine odaklanmış bir adam vardı karşısında. Derya öpüşmeye çalışırken ben hemen sonuca gelmek istiyordum.



Derya ile kapalı seviştikten bir süre sonra bana oral seks yapmaya başladı. Acemiydi. Dişleri değiyordu. Ama benim için her şeyden güzeldi. Bir süre sonra gözümü iyice azgınlık bürüdü ve onu sikmeyi kafaya koydum.



Derya bakire idi. Ancak bir şekilde arkadan da olsa yapmalıydım. Azgınlıktan bir şey düşünmüyordum. Derya'ya dur dedim.



Ne oldu Ali?

ilişkiye girelim mi?

Derya hayır dedi.

Lütfen diye biraz baskı yapmaya başladım.

Bir süre sonra ağlamaya başladı ve tamam dedi.


Derya benim nazlı ve saf sevgilim. Beni sevdiği için sırf sevgisinden dolayı benimle ilişkiye girecekti. O ağlıyordu ama ben çok mutluydum. Yeni ilişkiler ve goller. Müthiş olacak.



Yavaş yavaş içine girdim. Ancak bir süre sonra bana yetmedi ve onu en hızlı halimle sikmeye başladım. Kızı düşünmüyordum bile. Derya ağlıyor ve bağırıyordu. Boşalmaya yakın çıkardım ve yüzüne boşaldım. Ben çok mutluydum ancak Derya hala ağlar gibiydi.



Ali diye konuşmaya başladı. Ne olacak bu durumumuz? Ben ise o an sadece zevk sarhoşluğu ile durumu geçiştirdim. Derya'yı yurduna bıraktıktan sonra eve döndüm. Yüzümde aptal bir sırıtış vardı..












Evet mükemmel başlamıştı üniversite hayatım. Hatta daha üniversiteye başlamadan ilk golümü atmış idim. Mutluyum. Yüzüm de aptal bir sırıtış var ve hayatı sadece sexten gören bir ergenim. Bu beni hayatta ki en mutlu şey yapacaktı. Peki her şey öyle mi devam edecekti?



Bir iki hafta kayda değer tek şey istanbul ve Ankara'ya gitmem ve yurdumun ayarlanması idi. Yurdum da üç kişilik odalarda kalıyordum. Ankara'dan döndükten sonra yurda geldim. Oda arkadaşlarımla tanıştım. Pek kafa tiplere benzemiyorlardı ama iyi çocuklardı. Odamı değiştirmem gerektiğini düşündüm ancak bir şey yapamazdım o an.


Sınıfa girdiğim ilk günü hatırlıyorum. Çok şaşırmıştım. 55-56 kız 14-15 erkek. Ulan cennete düşmüştüm sanki. Oturdum hocayı bekliyorum. Sınıfın kapısı açıldı. Hiç unutmam giren kızı. 175 cm boy ayakta topuklu sarı saçlı hafif çekik gözlü kalçaları dışarı çıkık göğüsler müthiş bir kız girdi içeri. Bütün sınıf kızlar dahil bir sessizlik oluştu ve o kıza baka kaldık.



içimden geçirdiğim şey olum cennete düştün. Buradan çok ekmek çıkar sana. Baksana lan kızlara. Eylül ayı olduğu için kızlar açık giyiniyorlar ve ilk gün olduğundan süslenip geliyorlar. Ben hangisine bakacağımı şaşırmışken telefonuma bir mesaj geldi.



Mesaj Derya'dan idi.


Ali biz ne olacağız şimdi? Onunla uğraşamazdım. Neden uğraşayım ki sınıfta 55 kız var ancak Derya'yı da kaybetmek istemiyordum. Hiçbir kız olmasa dahi Derya vardı. O yüzden üç beş şey yazıp geçiştirdim.



ilk tenefüs yanıma bir çocuk yaklaştı. 170 cm civarı boy. Sıska bir çocuk. Geldi oturdu. Yüzü büyük gösteriyordu.



Merhaba kardeşim ben Numan.

Merhaba bende Ali.



Üç beş sohbetten sonra baya kaynaştık. 24 yaşında ilk üniversitesini bırakıp gelmiş. Baya olgun ve delikanlı bir çocuğa benziyordu. Baya bir sohbetten sonra yanımıza iki çocuk daha yaklaştı. Kaynaştık.


O gün öyle geçti. Akşam yatağımda yüzümde küçük bir gülümseme kalbimde hafif bir çarpıntı. Mutluydum. Sağlam dostluklarım olabilecekti. Her şey çok güzel başladı. Beni kimse durduramaz. Uyudum.



Aradan iki üç gün geçti. Üniversite de ki ilk olayımı orada yaşadım. Hatta baya ses getirecek bir olay. Yan odam da oturan arkadaşların yanına gittim tanıştık sohbet ettik sabaha kadar pes oynadık. Sabah beşte uyudum ve iki saat sonra kalkmam gerekiyordu ders vardı. Kalktım okula gittim.


Sınıfa girdim. Ders blok imiş. Karşımda egomanyak bir hoca var. Başladı konuşmaya. Ulan ne çok konuşuyor. 20 dakika oldu susmadı. Az uyuyayım dedim. En arka sıradayım önümde de şişman bir çocuk var. Görünmüyorum uymaya başladım. Keşke uyumasaydım amk.



Bir huyum vardır. Çok yorgunsam eğer ağzımdan salya akar. Biliyorum iğrenç bir şey ama ne yapayım. Benim kontrol edebildiğim bir şey değil. Neyse. Ulan yarım saat mi ne uyumuşum bir baktım biri dürtüyor beni. Kalktım gözlerim yaşlı ağzımdan salya akmış sıraya hala ağzımın kenarında var. Bir baktım hoca amk. Ancak en büyük şok sırayı gördüğümde oldu.



Bütün sıra salya olmuş.


Bir insan orospu çocuğu olur mu olur. Sırf beni rezil etmek için ve kendi egosunu biraz daha tatmin edebilmek için bütün sınıfın içinde bağıra bağıra şunları söyledi.



Oğlum bütün sıra salya olmuş.



O an dünyam karardı sanki. Her şey müthiş olacaktı. Ulan 4. günden yaşadığımız şeye bak. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Yeni uykudan uyandım. Elimle silmeye çalışıyorum olmuyor. Bir baktım bu da gülüyor. Ağzımdan iki kelime çıktı. Durumu kurtaramayacağım bari mazlumu oynayıp kabulleniyim.



Evet hocam ya.



Ulan sınıf daha da gülmeye başladı. Çıldırmak üzereyim ama yapamıyorum bütün üniversite hayatım kayabilir. Hoca çık yüzünü yıka dedi. Ben çıktıktan sonra sonradan öğrendiğime göre Harbiden sırayı salya yapmış demiş ve bütün sınıf anıra anıra gülmüş amk.


Adım salyalı çocuk olarak kalmıştı amk. Sınıfa girdiğim anda bütün yüzler bana dönmüş ve hepsinin yüzü pancar gibi kıpkırmızı gülmekten altlarına işemişler. Sessizce gidip sırama oturdum ve düşünmeye başladım.



Böyle mi olacaktı amk böyle mi müthiş olacaktı baksana neler oldu. içimi bir anda umutsuzluk kapladı ve o an aklıma bir şey geldi. Benim bir güvencem var * Pis pis sırıtmaya başladım. Teneffüste aldım elime telefonu ve Derya'ya mesaj attım.



Derya buluşalım mı?


Derya'dan jet hızıyla mesaj geldi.



Tamam Ali ne zaman?

Bu akşam.

Tamamdır.



O zannediyor benim onu düşündüğüm için buluşacağımı. Aklımda tek bir şey var yeniden sikmek ya da en azından sakso çektirmek. Bütün gün okul bahçesinde dolaştım. Okul baya büyüktü. Akşamları kuytu yerlerde herkes seks yapıyordu. Bunu duymuştum daha önce birilerinden. Dolaştım dolaştım ve bir yer buldum. Bir fakültenin yangın merdivenleri baya kuytu ve karanlık bir yerde idi. Tamamdır dedim burayı seçtim.



Derya ile buluştum. Yürüyoruz.



Nereye gidiyoruz Ali diye sordu.

Biraz dolaşalım dedim.



Amacım o fakülteye götürüp sakso çektirmekti. Dolaşıp oralara geldik.



Ali burada ne işimiz var?

Biraz yalnız kalalım istedim Derya dedim.


Direk yapıştım dudaklarına. Artık sevgilim değil karşımda sadece bir cinsel obje vardı. Sadece zevkimi alıp ve özgüvenimi toplayacaktım. Benim öptüğümü görünce karşılık verdi. Yavaşca çektim onu yargın merdivenlerine doğru. iyice öpüştük. Öpüşmek istemiyordum aslında. Ama onu rahatlatmam gerekti. Çünkü rahatlatmaz isem olmazdı bu iş.



iyice öpüştükten sonra elini benim küçük Ali'nin üzerine götürdüm. Bir an irkildi. Hiç dışarıda böyle bir şey yapmamıştık ama biraz zorlayınca eli orada kaldı. Yavaştan elimi amına atarak onu zevke getirmeye çalışıyordum. Ancak korkusu daha ağır basıyordu.



Ne yapmaya çalışıyorsun Ali? diye sordu.


Derya burası karanlık kimse görmez bir şeyler yapalım dedim.

Saçmalama Ali olmaz öyle bir şey.



Ancak Derya benim inatçılığımı bilirdi ve bana dayanamayacağını iyi bilirdim. Biraz daha ısrar ettikten sonra kabul ettirdim. indirdim eşofmanı ve yalatmaya başladım. Eskisinden daha iyiydi. Baya bir yaladıktan sonra boşaldım. Yine özgüven patlaması yaşıyordum. Ben buyum lan ben buyum.



Derya'yı umursadığım yoktu. Sadece ego mu ve özgüvenimi yerine getirmeye çalışıyordum ve başarılı olmuştum. Derya'nın yüzünde yine aynı ifade vardı. Ağlamaklı... Ancak umrumda değildi o an sadece başarmalıydım ve başarmıştım. Biraz konuştuktan sonra yurda döndüm ve yatağıma yattım. Sabahı unutup yine müthişim demeye başladım.



Ama nereden bilebilirdim her şeyin sarpa saracağını.







O gün de öyle geçti. Bu arada yazmayı unuttum Numan ile baya arkadaşlığı ilerlettik. Numan'ı unutmayın baya bir işimize yarayacak ilerde. Neyse Numan ile oturuyoruz kızlarla hafif hafif muhabbet ediyoruz. Bir baktım önümüze bir çocuk geldi ve direk bizimle sohbete girişti.



Adı Ahmet imiş.



Ya birader oturduğum sıranın arkasında ki çocuk gaymiş.



Gerçekten de öyle idi. Uzaktan baka bile anlar. Ulan zaten 15 erkek var biri de gay çıktı iyi mi. Neyse Ahmet ile konuşmaya başladık. Tam benim kafadan benim yaşımda. Tam piç. Ama ne piç daha göreceksiniz. Baya samimi olduk teneffüste sigaralarımızı içiyoruz. Ahmet bizi bir çocuk ile tanıştırdı. Adı Serkan idi. Serkan da Numan gibi 24 yaşında başka bir üniversiteden gelmiş falan filan. O da baya kafa çocuğa benziyordu.


Öğrendiğime göre Serkan evde kalıyordu. Bu çok iyiydi dışarı da kaldığım zamanlar onda kalabilirdim. Ahmet'in yurdunun benim yurdumun karşısında ki yurt olduğunu öğrendim. Bu da güzel haberdi. iyi bir sohbetten sonra anlamıştım. Bunlar yakın arkadaşım olacaktı.



O gün yurda döndüğümde çok mutluydum odamda yatıyorum yine ve düşünüyorum. Evet başardım. Bu sefer sağlam temeller üzerine kurdum hayatımı diye düşünüyordum. Çok iyi arkadaşlar edinmiştim. Geriye tek kalan şey yeni bir kız arkadaş idi. Onun da çok uzak olduğunu düşünmüyordum.


Hatırlıyor musunuz bir arkadaşın odasına gitmiştim ertesi gün salya olayı olmuştu. Oradaki arkadaşlardan Haldun diye bir çocuk vardı. Benden iki yaş büyük. 175-180 arası boy. Müthiş bir fizik. Kendisi 3 yıl kick boks yapmış biri. Neyse bu çocuk geldi bana dedi



Kanka Amerikan futboluna gidiyorum geliyor musun?

Ben Bilmiyorum kanka filan dedim.



Gidip Ahmet ile konuştum. Kanka çok iyi olur eğlence olur filan dedi. Bir an düşününce harbiden çok iyi olacağını düşündüm ve kalkıp kayıt yaptırmaya gittik. Seçmelere girecektik.


Ulan seçmelere bir girdik. Normal bir Ekim günü. Hava soğuk değil. Saat 5'te seçmeler başlayacaktı. Ben sanıyorum bir saat yapar bırakırlar bizi. Hava yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Ulan bizi aldılar. Karşılıklı eş yaptılar. Ben Ahmet ile oldum filan. ilk bir saat karşılıklı küçük hareketler yaptık. Hocanın gösterdiği.



Sonra hoca bir haraket gösterdi. Hareket şu: Karşılıklı duruyorsun düdük çaldığında koşup karşındaki çocuğu iterek veya yanından geçmeye çalışıyorsun. Ulan sıra bende benim de boynumda kolye var. O gümüş hafif kalın olanlardan. Babam almıştı o yüzden takıyordum. Neyse koşmaya bir başladım. Ahmet'ten fizik olarakta boy olarak üstündüm. Tam yanında geçicem bu yarrak kafalı kolyeden tutmasın mı. Bildiğiniz yere savurdu piç beni.



Hoca da karşıma geçmiş bak kolye takarsan böyle olur diyor. Ulan yarrak benim canım yanıyor senin dediğin şeye bak. Bu Ahmet beni yaklaşık iki üç kere daha düşürdü.



Bugünü biraz detaylı anlatıyorum güzel şeyler var.


Neyse biz antremanı yaparken yan tarafta biri gözüme ilişti. Hoca bize hareketleri gösteriyor filan orada biri de hareketleri yapmaya çalışıyor. Baktım bir zenci. Vay aq dedim. Ama baktım pekte iyi yapamıyor hareketleri. Bizim Ahmet'e kanka bu adam yapamıyor la dedim. Ulan beş dakika sonra bize başka hareketler göstermek için bir yere aldılar bir baktım bu da geldi. Adam hoca çıktı amk. Hocaya hiçbir şey bilmiyor demişim.



Neyse ulan bildiğiniz dayak yiyorum. Gelen vuruyor giden vuruyor. Gözüm moraracak neredeyse. En sonunda hoca topa vuracak sende yakalayacaksın. Havadan geliyor top filan. iki buçuk saattir antreman yapıyoruz. Hava da soğumuş. Artık elim buz tutmuş resmen. Hoca topu fırlattı koştum koştum topu yakaladım. Ancak elim kırıldı sandım. Eliniz soğuk olur ve bir şey değer ve ne kadar acır bir düşünün. Bir de öyle bir top geldiğini düşünün. Bildiğiniz hayatım sikilmişti o an. Neyse üç saati bir şekilde tamamladık. Yorgunluktan ölüyoruz. Ahmet ile yurda yürümeye başladık.


Yurtlara gidiyoruz. Baya sohbet muhabbet ama sikilmişiz ikimiz de. Anladık ki Amerikan futbolu bize göre değil. Baya bir yol var okuldan yurtlara sigara içe içe filan geldik yurtlara girdim yurda ve odam da yatağıma uzandım. Bir şeyler yeniden güzel gitmeye başlamıştı. Gayet güzel bir şekilde eğleniyordum da. Bu iyiydi.



O gün oda arkadaşlarımla biraz takıldık filan. Çok kayde değer bir şey olmadı. Sadece Serkan bizi çalıştığı kafeye davet etti. Ancak yorgunluktan filan gidemedik. Huzurlu bir şekilde uykuya daldım. O günü de öyle bitirdik.


Günler geçmeye başladı ben ve Ahmet en iyi arkadaşlar olduk ve ben Serkan Numan Ahmet dördümüz de bir grup olduk. Günlerimizi genelde Serkan'ın çalıştığı kafe de geçiriyorduk. Artık her şey yoluna girmişti. Tek bir sıkıntı vardı. O da bir gün bir çocuğun yaklaşıp sen o derste salya akıtan değil misin? demesiydi. O konu benim beklediğimin tersine gelişti ve popüler çocuk olma yolunda gidiyordum.



Derya'ya gelecek olursak. Çoktan unutmuştum. Yavaştan sınıfta ki kızlarla da arayı yapınca artık pek önem vermiyordum. Her zamankinden daha fazla öz güven ile yaşamaya başlamıştım. Derya arada mesaj atıyordu ancak umursadığım yoktu. O da anlamıştı artık bir şeyleri ve yavaş yavaş daha da seyrekleşmişti mesajları.


Hayatım bir rutine oturmuşken. Tek eksiğim düzenli bir kız arkadaş idi. Bir gün hep beraber Serkanlar da kalacak idik. Oturduk saatlerce batak oynadık, yemek yedik, muhabbet ettik. Kısacası güzel bir gün geçirmiş idik.



Yattık uyuduk. Sabah öyle bir yağmur yağıyor ki. 2 dakika içinde donuna kadar ıslanman için yeterli bir süre. Otobüse koştuk önce oradan metroya. Okula vardık. Ders laboratuvarda idi. Ulan bir gittik oraya toplam da 30 kişi filan vardı. Dersler u şeklinde işleniyordu. Oturma düzeni o şekilde. Rastgele bir yere oturdum ve karşımda oturan kişiye baktım.



Sanki zaman yavaşlamıştı...


Zaman sanki yavaşlamıştı. Kitlenip kalmıştım karşımda oturan kıza. Sanki dünya haraketini öyle yavaşlatmıştı ki. Sadece ona bakabiliyordum. Bir an bana döndürdü yüzünü. 10 saniye bakışmıştık. Gözleri kocaman beni kendilerine kilitleyip bırakmıştı. Nasıl olurdu da bugüne kadar görmemiştim onu? Aklımdan her şey uçup gitti bir anda. Sadece ona bakmak vardı aklımda. Bakıyordum. Bazen dönüp o da bana bakıyordu. Anlamıştım. O da bir şeyler hissetmişti.



Yanımda arkadaşım bir şeyler anlatıyor. Hoca dersle ilgili bir şeyler anlatıyor. Ama ben dünya ile bağlantımı kesmiş durumdaydım. Sadece o vardı. Diğer her taraf benim için karanlık. Bir tek o aydınlık... Arada beş saniye bakıyor mutlu oluyorum. Sonra dönüyor yüzüm düşüyor. Anlamıyordum. O kadar kız vardı çevrem de neden o kız? Çokta güzel değildi. Nasıl başarmıştı bunu? Nasıl benim gibi bir piçi saniyesinde etkileyebilmişti? Aklımı kurcalıyor bu sorular. Onu düşünmemem lazım. Nedenini bilmiyorum ama düşünmemem lazım. içimden geçen tek şey ise. Umarım bir daha bakar.


Üniversiteye geldiğimden beri takındığım bütün olgunluk gitmişti bir anda. Yine 18 yaşındaki ergenliğime geri dönmüştüm. Bir şeyler yapmalıydım. En azından güldürmeliydim. Başladım saçma sapan espriler yapmaya. Ders toprak ilgili bir şeydi sanırsam. Kayaçları filan tanıtıyordu hoca. Bir tane büyük avucum kadar bir taş vardı. Şu espriyi yaptığımı çok iyi hatırlıyorum.



Hocam bu toprağın altından mı çıkıyor?



O kadar aciz bir laf ki amk. Ama sınıfımın ne kadar azekasız olduğunu o an öğrendim. Bunu duysam ben küfür ederim. Bir baktım sınıf anıra anıra gülüyor. Döndürdüm yüzümü ona o da gülmeye başlamıştı. Gülerken gözlerimin içine bakmaya başladı. Sanki dünya benim olmuştu. Benim olmalıydı o kız. Bir şey çekiyordu beni ona. Neyse baya bir ergence espri yaptıktan sonra hoca bir şey için üç kişi seçti. Onlardan biri de bendim. Bu kadar konuşunca seçilmemem imkansızdı zaten. Üçümüzü tahtaya kaldırdı hoca.


iki erkek bir kızdı. Amına koyduğumun hocası (bu hocaya da kıl oldum sonradan) bir şeyi ispatlayacakmış. Neymiş efendim bir tane mineral var işte ona dilimizi değdirip tadına bakacakmışız ne kadar tuzlu olduğunu görecekmişiz. Neyse en son sıra bana geldi. Ulan bir dilimi değdirdim. Sanki dünyada ki bütün tuzları oraya toplamışlar. Bir an refleks ile taşı attım masanın üstüne. Bir baktım taş kırıldı amk. Başladı bağırmaya amına koyduğumun orospusu. Öküz herif falan filan diye. Ne diyeceğimi bilemiyorum neyse diyip geçiştirdim.



Sonra geçip yerime oturdum. Baktım karşımda resmen kahkaha atıyor. Bu da beni mutlu etti. Dedim oldu bu iş. Bir süre sonra ders bitti çıktık arkadaşlarla buluştuk. O gün ki tek dersimdi o. Ahmet geldi yanıma olum ben fakültenin futbol takımı için seçimlere gircem dedi. Bende iyi top oynarım. Dedim tamam bende geliyorum. Gittik adımızı yazdırdık.


Bizi halı saha maçına çağırdılar ertesi gün için. Neyse ertesi gün oldu. Gözlerim onu arıyor ama bulamadım. içimi bir burukluk kapladı. Neyse dedim. Bir yandan üzülürken bir yandan maçı düşünüyorum. Ders bitti maça gittik. Benim futbol konusunda pek özgüvenim yoktur. Nedenine gelecek olursak. Beşiktaş altyapısında oynuyordum zamanında. Bilek lifim koptu. Bırakmak zorunda filan kaldım. O günden sonra da pek öyle oynayamadım. Neyse.



Gitmeden yolda Ahmet ile konuşuyoruz. Ahmet başladı. Ben salon futbolunda okul takımındaydım. Geçen sene finale çıktık falan filan. Efsane futbol oynarım ben. Böyle böyle bir sürü şey söylediler. Ben de bu konuda öz güvenim biraz eksik olduğundan pek konuşamıyordum. Neyse maç başladı beyler. Hiç unutmuyorum maç bittiğinde 9-7 kazandık ben 8 gol atmıştım. inanamıyordum kendime. Ben mutluyken maç sırasında bir şey dikkatimi çekti. Ahmet koşma dışında hiçbir şey yapmıyor amk. O kadar hava yapmıştı maç boyunca sadece koştu. Bir süre sonra buna pas atmamaya başladılar. Vay amk dedim. O kadar övüyordun kendini ne oldu diyorum içimden.

Geri dönüyoruz. Bu konuşmaya başladı yok şu yüzden oldu yok bu yüzden oldu diye. Ben hala inanamıyorum seçilmeyeceğimi düşünüyorum. Başladı yok kanka sen seçilirsin. Ben de nezaketen sen de seçilirsin dedim amk. Halbuki yarrak seçilirdi. Neyse biz yurtlara döndük. Benim yurtta sabah akşam yemek vardı. Ahmet'in ise yoktu. Parası bitince bizim yurda kaçak sokar yemek yedirirdim. O gün de öyle yaptık. Bunu gönderdim.



Ertesi gün sınıfa girdiğim anda onu gördüm. Yine kocaman gözleri ile bakıyor etrafa. Beni gördü. Bir on saniye bakıştık. Küçük bir gülümseme attım ona. Baya baya aşık oluyordum sanırsam. Ancak hala içimde ki piç daha güzel bir kız bulabilirsin diyordu. Bunun üzerine bir yerden onaylatmam lazımdı. Bu kız güzel mi diye. Çünkü ben artık pek bir şey düşünemiyordum. Bizim Numan'a ve Ahmet'e söyledim kanka bir bakın diye. Baktılar ikisi birden çirkin amk dedi. Dedim vay amk benim gözler nasıl görüyor.


Neyse dedim. Sikerler. Benim gözlerimden bakmıyorlar sonuçta. Geçtim onun oturduğu sıranın arka tarafında oturdum. Amacım adını filan öğrenmekti. Neyse liste dolaştı benim elime geldi. Hesapladım oradan adını öğrendim. Dersten çıkınca bir daha yüzüne gülümsedim o da bana gülümsedi. Mutluydum aslında bakarsanız. 4 kişilik bir grubum oluşmuştu. Yurtta her şey on numara beş yıldız gidiyordu. Bir de karşıma o çıkmıştı. Oluyordu lan sonunda oluyordu. istediklerim bir bir oluyordu.



Akşam yurtta Facebook'tan arattım adını soyadını bulamadım amk. O zamanlar Twitter hesabım vardı ancak pek kullanmazdım. Dedim buradan da bir bakayım. Bir baktım buldum. Çok sevindim anında takip isteği gönderdim. Sonra kapattım filan. Ulan bildirim gelir diye düşünüyordum hiçbir sikim yoktu şimdi ne olacaktı her şeyi yanlış mı anlamıştım ben?


Ertesi gün en nefret ettiğim hocanın dersindeydik. Şu çok konuşan ve bana salyalı diyen orospu çocuğu. Ulan harbi harbi hiç susmuyor amk. Bir buçuk saat hiç durmadan konuşuyor. Bir de iki blok şeklinde ders. 8.30'tan 12'ye kadar bunun dersi vardı. Bu yine başladı konuşmaya. Ulan bir de siyaseti aşırı severdi. Yarım saat siyeset konuşurdu. O ara sınıfta temsilci seçilecekmiş. Ulan mutlu oldum en azından bunun sesinden kurtulacaktım bir süre. Neyse.



Kimler aday olacak dedi hoca. Bir erkek elini kaldırdı. Bir de bir baktım o el kaldırmış. Dedim fırsat bu fırsat amk. Ben de kaldırdım eli. Tabi bu orospu çocuğu hocanın sırıtışı belirdi. Sinirlendim ancak gidip konuşmalıydım. Çıkardılar bizi sınıftan. Bildiğin kalbim küt küt çarpıyordu. Hiçbir kızla konuşmaktan çekinmeyen ben karşısında dut yemiş bülbüle dönmüştüm resmen. En sonunda cesaretimi toplayıp.



Merhaba ben Ali dedim.



Merhaba ben Betül dedi.

Konuşmuştu. Gülümsemişti. Galiba tamamdı beyler. Galiba oluyordu. Galiba ben gerçekten yavaştan aşık oluyordum. O ara öğrendiğim kadarıyla keman çalıyordu. Bu iyi haberdi konu biterse müzikten bahsederdim. Ben de orta seviye bateri ve gitar çalıyordum. Ancak ne zamandır bırakmıştım. Sorun olmazdı ama benim için.

Sınıfa girme vaktimiz geldi. Oylara baktım. 24 oy mu öyle bir şey almışım. Sonuncu olmuşum. Ancak ortada bir şey vardı toplayınca 70 kişinden fazla çıkıyordu. Ama o ara onu düşünecek halde değildim. Bağıra bağıra

Ana sonuncu olmuşum dedim.

Bütün sınıf gülmeye başladı amk. Bazen anlayamıyorum bu sınıfı. Neyse yerime oturdum ara verdi bu piç. Çıktık Ahmet geldi. Lan dedi hoca siz girmeden senin ve Betül'ün oylarının yanına 2 yazdı dedi. Vay orospu çocuğu normalde 4 oy almışım yanına 2 yazmış 24 olmuş. Gururum kırılmadı değil ama boşverdim artık daha önemli şeyler vardı. *

Neyse yurda gittim ve yatağa uzandım. Yüzümde yine ergen sırıtışım gözlerim de gerçek bir parlaklık. O an gerçekten mutluydum. Birde şu açıklamayı yapayım. Derya ile biraz daha konuştuk. Arada mesaj atıyordu ancak o da anlamıştı artık bir şeylerin olmayacağını. Uzandım yatıyordum. Her şey aklımdan silinmiş durumda. Yurt görevlileri gelip cumartesi yat gezisi var gelmek isteyen var mı diye odaları geziyordu. Yanlış hatırlamıyorsam Ekim'in 25'i 26'sı gibi.

Gitmeyi düşünüyordum. Ahmet'e söyledim. Kanka gitme ya sabahtan bizim yurda gelirsin biraz takılırız sonra Numan'ı alıp Serkan'ın çalıştığı kafeye geçeriz dedi. Olur dedim uyar amk. Neyse cuma günleri ders vardı ancak ingilizce olduğundan gitmiyordum o günde öyle bir şekilde geçti ve Büyük gün cumartesi günü geldi.

Her şey değişiyordu.

Cumartesi sabahtan kalkıp Ahmet'in yanına gittim. Takılıyoruz öyle. Ulan nereden estiyse Ahmet senin twitter var mı dedi. Var kanka ne oldu dedim. Beni takip falan filan. Girdim twitter'a ve bildirimler gelmiş ama telefona düşmemişti. Şaşırdım. Bir baktım Betül seni artık takip ediyor. Nasıl mutlu oldum anlatmam. Sonra Ahmet tam piç demiştim ya. Ona bir tweet atalım dedi. Betül çikolatalı bir tweet atmış. Yok bilmem çok güzel diye. Ben de ona karşı bir tweet attım çikolata ile. He hatırladım. Attığım tweet aynı şu şekilde idi.

Artık okula giderken yanıma iki çikolata alacağım biri benim biri de sahibini bekliyor.

Tweet buydu. O da buna karşılık bir tweet attı. Ulan Ahmet piçinin aklına bir fikir geldi. Açtı youtube'u Mirkelam aşkımsın çikolatayı kopyalayıp tweet olarak attı benim hesaptan.Dur bakalım neler olacak dedi.




Bekledik bekledik kızdan cevap yok. Ahmet de beni gazlıyor yaz kıza mesaj at diye. Eğlence çıktı ya pezevenge. Her neyse. Sonra ne yazsam diye. Buldum. Salı günü 29 Ekim'di. Pazartesi de okullar tatil. Ulan bilmiyormuş gibi yazayım dedim.

Betül pazartesi okul var mı diye mesaj attım.

Çok geçmeden mesaj geldi ve şaşkınlığım daha da arttı. Soğuk bir mesajdı.

Keşke önce benim mesajıma cevap verseydin. Hayır okullar yok yazıyordu

Ulan mesaj geçmişine bir baktım. Kız onu takip ettiğim gün bana mesaj atmış.

Nerden buldun beni * diye.

Bir mutlu oldum. Ancak ortalığı da toparlamam lazımdı. Ya kusura bakma görmedim falan filan diye bir mesaj attım.




Sorun değil diye cevap verdi. işlem tamamdı artık konuşmam gerekiyordu. Baksana kız mesaj atmış. Başladık biraz sohbet etmeye. Konuyu çikolatadan açtım.
Sana ben çikolata alırım dedim.
Ne zaman * diye sordu.
Ne zaman istersin çarşamba uygun mudur? dedim.
Uygundur dedi.
Tamam o zaman çikolatalar benden kahveler senden dedim.
Tamam * dedi.

inanamıyordum. Resmen buluşma ayarlamıştım. Ulan Ahmet piçi beni iyi ki gaza getirmişsin dedim.

Keşke getirmeseydi...




Kızla baya konuştuktan sonra çıkmam gerekiyor dedi. Üzüldüm amk. Neyse dur bari numarasını istiyeyim sonuçta buluşma ayarlamıştık. Yazdım.

Benim internet yokta telefon numaranı verir misin?
Gelen mesajda numarası yazıyordu ve mesaj atarsın yazmıştı. Nasıl mutlu oldum amk. Ama tek bir sorun vardı. Faturamı ödemediğim için hat kapalı idi. Ayın sonu olduğu için de cepte pek para yoktu. Ne yapsam diye düşündüm aldım arkadaştan mesaj attım.

Kusura bakma hattım kapalı şu anda ben Ali whatsapptan yazdım ama cevap vermedin. Bekle whatsappı açıyorum diye mesaj geldi. Başladık konuşmaya. Nerdensin ne yapıyorsun falan filan diye akşamı ettik. Ulan hala konuşuyoruz. Ancak bir sorun var yurda geldim ve bizim yurtta 12'den sonra interneti kapatıyorlar. Hay sikeyim ne yapıcam diye düşünürken. Mesaj attım ona anlattım durumu. Aldım arkadaştan telefonunu hala muhabbet ediyoruz ama hala yeteri kadar samimi değiliz.Son mesaj geldi.

Arayayım mı seni?




Bazı arkadaşlar kızın fiziğini tanımlamamı istemiş. Benim hatam yapmam gerekiyordu. Kızın en kötü yanı boyuydu. Aslında Türkiye ortalaması civarındaydı ancak ben uzun olduğumdan biraz sıkıntıydı. 163-164 cm civarı boy kocaman siyah gözlü güzel dudaklı göğüsleri 90-95 civarı kalçalar dışarı çıkık ve beli çok inceydi. Fizik olarak boy dışında her şeyi baya güzeldi.

Neyse kaldığımız yerden devam edelim. Aradı beni. Ne konuşacağımı pek bilmiyordum. Çünkü mesajda konuşmak kolay ama sesini duyunca sıkıntı oluyordu. Heyecanlanıyordum. Başladık konuşmaya. Konuşmak istediği her halinden belliydi. Çünkü benim tıkandığım yerde o devam ettiriyordu direk. Bu beni rahatlatıyordu. Tam 4 saat konuştuk gece 4-5'e kadar filandı. Geçmişini anlattı. Babası vefat etmiş. Çok üzülmüştüm. Orada duygusal bir ortam oluştu yavaş yavaş kız erkek arkadaş olaylarına kaymayı girmiştik. He ben bir şeyi unuttum onu yazayım.

Gün içerisinde konuşurken bir anda bana bir mesaj yazdı madem sevgilin var ne diye benle konuşuyorsun diye. Dedim ne oluyor. Facebook profilimi incelemiş ve orada kardeşimle fotoğrafımız vardı. Onu kız arkadaşım sanmış. Tamam ulan oldu bu iş diyordum kendime. Sonuçta kız neler diyor *

Sabah 4-5'e kadar konuştuk. Okulu bekleyemeyelim hemen bugün buluşalım dedim. Buluşmayı da ayarladım. Kapattık telefonu. Tamamdır oldu bu iş. Kız da benden hoşlanıyor gibi cümleler kurarak uykuya daldim.




Öğlen iki gibi okulun içinde ki kafelerden birinde buluşacaktık. Artık vakit yaklaşmıştı. Kendimi de biraz tanımlayayım. 186 civarı boy kaslı olmasa da düzgün bir vücut ve bir çok çevre tarafından yakışıklı bulunan bir yüz. Jilet gibi giyinip çıktım yurttan kafeye gittim baktım o orada bekliyor. Benden önce gelmiş. Oturduk konuşmaya başladık. Artık her şey belliydi. Sevgili olacağımız apaçık belliydi. Konuşmamız şöyle geçiyordu.

Sen sevgiline eteği filan yasaklar mısın?
Ne kadar giyindiğine bağlı. Yanımda giyinirse sıkıntı yok. Ancak başka bir zaman diz üstü etek giyemez. Hatta yanımda dahi diz üstü giyemez. Benim kırmızı çizgilerim vardır.
Ama ben etek giymeyi severim ne olacak bu durum?
Bilmiyorum ancak benim kırmızı çizgilerimin aşılmasından hiç haz etmem.
Tamam o zaman.

Evet o da istiyordu. Bir hafta önce derste gördüğüm kız hayatım olmak üzereydi. Bunu hissedebiliyordum ve bunu istediğimi fark ettim. Sağlam dostluklarım olmuştu. Hoşlandığım kızla çıkmak üzereydim ve onun da benden hoşlandığını anlamıştım. Evet şehre gelirken bu parola ile gelmiştim. Henüz iki ay geçmeden dediklerim tamamlanmak üzereydi. Var mıydı daha ötesi. Tabi ki de yoktu.

Ama her şey hayallerimde ki gibi toz pembe olmayacaktı. En azından bir süre olacaktı sadece.




Orada da yaklaşık dört saat konuştuktan sonra kalktım benim arkadaşların yanına gittim. Yine aynı yerdeydiler. Serkan'ın çalıştığı yerde. Neyse oturuyoruz nasıl geçti falan filan diye bir ton soru soruyorlar. iyiydi kanka filan diyorum. Serkan'ın çalıştığı yer şöyle bir yerdi. Serkan orada duruyordu. Sorumlu Serkan'dı yani. O yüzden çok rahattık. Blöf filan oynuyorduk. Sonra dedim:

Betül'ü çağırayım mı alsın arkadaşlarını gelsin.
Bizimkiler olur dedi.

Çağırdım Betül'ü tamam geliyoruz dedi. Neresi diye sordu.
Yeri söyledim.
Biliyorum orayı geçen sene orada takılırdık dedi.

Sonradan öğrendim hazırlıkta okumuş. Neyse geldiler. Beş ya da altı kişilerdi. iki erkek vardı. Oturduk sohbet muhabbet derken tabu oynamaya başladık baya eğlendirken benim telefon çalmaya başladı.

Arayan eski sevgilimdi.




Arayan Derya'ydı. Onunla uğraşamazdım çünkü şu anda yanımda mutluluk kaynağım duruyordu. Ancak telefonu çıkardığım anda Betül kimin aradığını gördü. Bu kim diye soru.
O ara boş bulundum ve bu eski sevgilim dedim. Pot kırdığımı fark ettim. Yüzü anında düşmüştü. Gülmesini istiyordum ama somurtmaya başlamıştı. Hay amk daha yeni bulduk birbirimizi ilk günden böyle bir şey olabilir mi diye kendime sövüyordum. Sordu eski sevgilin neden seni arıyor diye.

Bilmiyorum biraz takıntılı bir insan.
Ne zaman ayrıldınız?
Bundan yaklaşık 5-6 ay önce.

Pek inanmışa benzemiyordu ve yalan söylemek durumunda kalmak canımı sıkmıştı. Çünkü bu ilişki diğer gereksiz ilişkilerim gibi olmayacaktı. Öyle olmasını istiyordum.

Bu olmadı dedi.
Nasıl yani? dedim.
ilk günden böyle bir şey çıkarsa ilerde neler çıkar.

Bir şekilde hallettim olayı. Ancak bir yandan da canım sıkılmıştı. Biraz daha oturup muhabbet ettikten sonra:

Ali benim çok yakın arkadaşım gelecek birazdan. Başka bir şehirden geliyor. Gidelim mi yanına on dakika durup geliriz.
Olur tamam dedim.

Yolda olan bir şey beni çok heyecanlandırmıştı. *




Not: Ben bir yeri yazmayı unuttum. Okul başlamadan önceydi sanırsam. Derya'yı pansiyona götürüp sikmiştim. Bu bilgi ileri de işimize yarayacak o yüzden anlatayım dedim. içerik çokta önemli değil




Yolda yürüyoruz. Tabiki gayet resmiyiz ama yan yana yürümek bile yetiyor bana. Çok fazla konuşamıyorum o kendinden emin adımlarla yürüyor. Ben ürktükçe o daha bir cesaretle üstüme geliyor. Ben kendimi çekiyorum o daha fazla geliyor. Galiba gerçekten bağlanıyordum. Yollarda onlarca insan var ama sanki sadece o yürüyor başka bir şey gözümü görmüyor.

Birkaç dakika yürüdükten sonra yanıma usulca sokuldu yavru ceylanım.Ne yapacak diye merak ediyorum ama bir şey yapmasına gerek dahi yok. O kaldırımda beraber yürümemiz bile yeterli. Bağırmak istiyorum mutluyum lan ben. Ben bu kızla mutlu olacağım. Kimse de engelleyemeyecek. Benim elim cebimde kolum ile gövdem arasında da biraz mesafe var. Bir baktım koluma girmeye çalıştı ve başardı. Ben çok şaşırmıştım. Yüzüne baktım usulca gülüyor. O güldükçe çiçekler filizleniyor. Gülüşü hasta bir insana şifa duyguları olmayan bir adama aşk... Sanki o güldükçe dünya dönüyor ve insanlar daha da mutlu oluyor. Gözlerinin içi gülüyor. Bana bakıyor. Sana aitim der gibi.

Mutluyum. Bütün şehir şu anda yıkılsa dahi ben mutluyum. Aradığım kadını buldum. Aradığım dostlukları buldum. Ben başardım. Artık kimse yıkamaz beni. O varken yanımda isterse dünya dursun umrumda değil. Çölde bir vahaydı sanki benim için. Benim bütün güzel duygularım bütün güzel düşüncelerim oydu sanki.




Yeni flörtleşmeye başlayan bir çift olarak yürüyüşümüze devam ediyorduk. Onun da yüzünde bir sırıtış var benimde. Biraz daha yürüdükten sonra arkadaşını gördük. Arkadaşı amcasıyla beraber gelmiş. Bunlar sarıldılar öpüştüler bir on dakika kaldıktan sonra ayrıldık oradan. Ne yapalım dedik. Saat geç olmuştu artık yurtlara girme vakti gelmişti. Biraz yurtlarımızdan bahsedeyim Onun yurdu KYK olduğu için pek sıkıntı yoktu. Ancak benim yurt 22.30'tan sonra yurda girişi yasaklamıştı. Direk aileyi arıyordu. Benim aile de biraz asabi olduğundan dolayı ararlarsa sıkıntı olurdu. Ya hiç girmeyecektim yurda ya da on buçuktan önce girecektim.

Yavaş yavaş hayatımın kadını olan Betül'ü yurda bıraktıktan sonra kendi yurduma gittim ve yatağa uzandım. Tavana bakıyorum ve yüzümde ki anlamsız gülümsemeyle düşünüyorum. Daha 2 ay dolmadı bu şehre geleli ve hedeflediğim her şeyi gerçekleştirdim. Bakalım daha ne olacak. Bir çok şehirde yaşadım ama ilk defa bu kadar mutluluğu yakaladım. Bu düşünceler ile uykuya daldım.




Ertesi gün oldu. Benim amcayı ziyaret ettikten sonra yurda dönüyordum. Metrodan indim ve karşımda fakülte takımının kaptanı vardı. Ali seçildin diyordu. Ulan ölecek miydim acaba? Bu kadar güzel şey bir arada nasıl olabilir. Ama oluyormuş. O gün pek bir şey olmadı. Sadece Betül ile biraz daha ilerlettik ve ertesi gün ki Duman konserine gitmeye karar verdik. O günü yurtta ki arkadaşlarla geçirdikten sonra akşama doğru saat 9-10 civarı Betül'den mesaj geldi. Burnum kanıyor diye.

Anlattığına göre bir hastalığı varmış. Bugün dahi ne olduğunu bilmiyorum. Neyse. Hemen fırladım yurttan. Betül'ün gelme demesine rağmen koşa koşa yurduna gittim. Yurdu ile bizim yurdun arası yürüyerek 20 dakika filan. Gittiğim de yüzünü görünce içimi bir hüzün kapladı. Yüzü bembeyaz olmuş. Solgun... Ona bir şey olmasına dayanamazdım. Gel hastahaneye gidelim dedim. Yok olmaz falan filan bir sürü şey söyledi. Sinirlendim birazda ancak elden bir şey gelmezdi. Biraz daha yanında kaldıktan sonra onu yurduna gönderdim. Ancak çok fazla üzülmüştüm. içim acımıştı.

Ne oluyordu bana? Daha bir haftalık kız lan. Bu düşünceler aklımı kurcalamaya başladı. Saate baktım. Baya geç olmuştu. Yurda gidemezdim. Kalkıp Serkan'ın evine gittim.




Ertesi gün oldu. Bugün büyük gündü. Beraber konsere gidecektik. Güzel olacak diyip yurda döndüm. Akşama kadar süslendim. ilk defa bir kız için süsleniyordum. Normalde favorim olan eşofmanı bir kenara atıp sürekli jilet gibi giyinmeye çalışıyordum. Bir şekilde giyindim. Kalktım gittim onu almaya.

Öyle güzel olmuş ki. Onu anlatmak için şairler kelime bulamaz. O anda ona kitap yazılsa 5 kitap sadece gülüşüne yazılır. Gülmesi beni bitiriyordu. Bir gülsün bir daha gülsün istiyordum. Sanki çölde aradığım suyumdu onun gülüşü. Taktım onu koluma konser alanına gittik. Çalmaya başladı grup biz daha da yakınlaşmaya başladık. Yavaştan kolumun altına giriyor ama ben bir bomba patlattım.

Sesim ortalamanın biraz üstüdür. Muhteşem değildir ama Duman'a filan iyi gider. Tam o esnada Elleri Ellerime çalmaya başladı ve ben kulağına eğilip ona söylemeye başladım. Yüzü yine gülmeye başlamıştı. Gözleri parlıyor yanakları al al olmaya başlıyordu. Ben şarkıyı söylerken o daha sokuluyor bana ve çevirip yüzünü bakmaya dahi kıyamadığım dudaklarıyla benim yanağımı öpüyordu. Bütün vücudumu ateş basmaya başlamıştı sanki. ilk defa bu kadar derinden hissediyordum bir öpücüğü. Benim hayatım olmuştu o öpücük. Sanki hayatım da aldığım ilk öpücük. Bütün hediyelerden daha güzel. Hayatta ki en güzel şey.

Ben yapamadım. Öpemedim. Hala eksiktim. Hala bir şeylere cesaret edemiyordum. Olum öptü işte sende öp. O piç yanım hala biraz böyle sesleniyordu. Ancak içimde ki duygular ilk defa o yanımı yenebilmişti. Bu kız diğer kızlar gibi değil. Bu kız hayatım olacak. kız. Yıllardır içimde ki piç bir anda yok olmaya başlıyordu. Öyle hissediyordum artık. Tek duam. Umarım hep benim olur.




Şarkıyı bitirdim. Ama ben de bitmiştim, erimiştim resmen onun dudaklarında. Tek beden olduk resmen. iyice birbirimize sarıldık. Ancak bir süre sonra oradan gitmemiz gerekecekti. Bilek lifimi kopardığımı söylemiştim. Bir yerde çok fazla ayakta kalamam. O an lanet ettim. Bu büyülü an bozulacaktı. Sağlık söz konusuydu birazdan düşebilirdim çünkü. Anlattım durumu aşık olmaya başladığım insana. Hiç kötü bir tepkiyle karşılamadı benim anlayışlı sevgilim * Resmiyette sevgili olmasakta artık sevgiliydik. Gidip bir kafe de biraz oturduktan sonra Serkan'ın kafeye geçmeyi düşündük.

Yavaş yavaş yola koyulduk ama bu sefer daha yakındık. Ellerim cebimdeyken koluma girdi yine ama bu sefer bir farklılık vardı. Yavaşça elini aşağıya doğru kaydırdı elimi cebimden çıkardı ve tutmaya başladı. Şöyle dönüp baktım ve gülümsedi bana. Dünyam yine durmuştu. Birinin elimi tutmasından bu kadar heyecanlanacağım aklımın ucuna dahi gelmezdi. Çok fazla sürmedi kafeye gelmemiz ama bana o kısa süre yetmişti. Evet artık benimdi. Artık benden başkasının değildi. Sadece bana aitti.




Oturduk kafeye. Serkan uğradı biraz yanımıza. Biraz muhabbetten sonra Serkan gitti ve Betül'ün bir arkadaşı geldi. Arkadaşını size şöyle tarif edeyim. Tam kaşar. Fizik güzel boy uzun ama yüz desen sıfır. Bende nefret ederim böyle tiplerden. Ulan bıraksana yeni birbirimizi bulmuşuz birbirimize vakit ayıralım. Geldi kalkmıyor. Bir de bütün muhabbeti kendi döndürüyor. Ben sus pus karşılarında çayımı yudumluyorum. iyice sinirleniyorum. Ama Betül'ün yüzü güldükçe sorun yoktu pek fazla.

Neyse dedim kalktık. Yurda bıraktım baktım vakit geç Serkan'a gittim orada kaldım. Serkan da iyi çocuktu sorun çıkarmıyordu. Tek sıkıntısı vardı 24 yaşında olmasına rağmen am am diye dolaşıyordu. Yalan yok yakışıklı çocuktu ama sırf kızlar olmuştu hayatı biraz. Serkan ile oturduk birkaç bira içiyoruz muhabbet filan ediyoruz. Bir baktım Serkan cigara çıkardı. içen biri değildi. Arada biranın yanında içiyordu. Benim de daha önce bir iki sefer içmişliğim vardı. Bir fırt aldım çok fazla bir şey yok ama baktım Serkan iyice çekiyor ve gitmeye başlıyor. Aldım elinden dedim sikerim seni her şeye tamam alkol sigara filan ama ota maddeye karşıyım ben. Bir daha içtiğini duyarsam seninle konuşmam dedim. Tamam kanka dedi ve o günü de bitirdik ve uyuduk.




Ertesi gün okula vardı. Kalktık giyindik gittik filan. Neyse. Betül'e okulda çok yaklaşmıyordum çünkü ben bağıran aşklara inanmam demişti. Benden anlayışla karşıladım zamanla her şey ortaya çıkardı zaten. Oturdum sıraya. Hatırlıyor musunuz hikaye başlangıcında bir kızdan bahsetmiştim. Uzun boylu yüzü muhteşem ve fiziği on numara beş yıldız. Bildiğiniz at amk. En arkalarda oturuyorum yine önümde beş altı sıra boşluk var. Sınıfta da bir sürü boşluk var neyse. O kadar yer var geldi oturdu önüme. Ama beyler kızı görmelisiniz. Bu kızla sevgi filan düşünmezsiniz. Aklınızda ilk kuracağınız şey ulan bunu yerden yere vururum olur. Öyle bir kız.

Neyse döndü bana.

Merhaba ben Çiçek dedi.
Merhaba ben de Ali.

Böyle böyle benimle sohbet kurmaya çalışıyor. Bende nezaketen cevap veriyorum. Derste Türk dili. Bir kadın var kendi kendine konuşuyor sıkılmışım filan. Arkalarda olduğum için espri yapsam da Çiçek ve ben dışında kimse duymaz. Öyle bir yerdeyiz. Neyse ders işleniyor. Hoca slayttan bir şey açtı. Mal karı slaytta yazan şeyi soruyor. Ondan daha da mal bir kız çıkmış tahtaya bakmadan düşünerek söylemeye çalışıyor. insan az zeki olur. Ben de kendi kendime o kadar uğraşmanıza gerek yok ya gibi bir şey dedim. Bir baktım bu Çiçek anıra anıra gülüyor amk. Kız bildiğiniz sarışın mallar vardır ya öyle. Bir evet diyişi var zekasını oradan anlarsınız. Ancak sikmek için her şeyi verebilirsiniz. Ulan ben de yok ben kız arkadaşıma bunu yapamam o benim hayatım diyorum. Kızdan uzak durmaya çalışıyorum.

Keşke durmasaydım




Neyse ders bittikten sonra Betül'ün tayfa ile tanışmaya gelmişti sıra. Yanında muhteşem güzellikte bir kız vardı. Ama bu kız az önce anlattığım gibi bir kız değil. Yani güzel ancak bu kızın yüzüne bakınca sadece ona bakayım diyorsun. Öyle bir güzellik var. Ancak bir sıkıntı var. Kız saçlarını filan bildiğiniz erkek gibi kesiyordu. O kadar güzel bir yüzü vardı ki erkek saçı dahi çok güzel duruyordu. Fiziğine gelecek olursak. Betül'den biraz daha uzun. Göğüsler baya büyük ve güzel. Kalça dışarı çıkık. Tek sorun ise bunlara ilk anda dikkat edemiyorsun çünkü bebek gibi yüzü vardı.

Ahmet yanımda idi. Direk bana yaklaşıp ben bunu ayarlayacağım dedi. Bende mutlu olurum. Sonuçta en yakın arkadaşım Betül'ün en yakın arkadaşıyla çıkacaktı. Dörtlü güzel bir şekilde takılırdık. Oturduk yan yana. Kız da bir sohbet ve ses tonu var. O güzel yüz o güzel sohbet o güzel ses tonu. Otur sabahtan akşama kadar onu izle ve dinle. Konuşsun sadece. Konuşma ilerlerdi baya baya konuştuk. Sonra Ahmet kalktı gitti. Aycan da kalkınca benle Betül yan yana kaldık.

Betül hafiften sitemkar bir sesle

Hayırlı işler Ali bey dedi.

Ulan bir şey de diyemiyorum. Kız harbiden etkiliyor insanı. Sanmayın hoşlandım filan. Bir güzele bakar ulan ne güzelmiş ya dersiniz ya onun gibi bir şey. Neyse ben bir şey diyemedim. Betül devam etti.

Ancak Alicim bir sorun var Aycan lezbiyen.

Ulan başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kadere bildiğiniz küfür ettim. Ulan bu kadar güzel bir kız her şeyi ile mükemmel kız nasıl lezbiyen olabiliyordu.




Dersler bitti daha hala resmilik var aramızda. Ben yurda gittim o da yurda gitti. Neyse Ahmet'in yine parası yoktu ve yemekte yememişti. Soktum onu bizim yurda. Yemek yedik. Sonra odamda cidden sıkılmaya başladım. Odamda ki kişiler biraz inek tiplerdi. Hatırlıyorsanız Haldun diye bir çocuktan bahsettim. Yanında Berkan ve Alihan diye iki çocuk vardı. Berkan ile baya samimi olmaya başlamıştık zaten. Eve beraber çıkmayı düşünüyorduk filan. Gidip Alihan ile konuştum. Kardeşim böyle böyle odalarımızı değiştirelim mi diye.

Olur Ali dedi. Değişimi yaptıktan sonra üçümüz oturduk. Baya sohbet ediyoruz filan. iki arkadaşımı biraz tanımlamak istiyorum. Haldun'dan daha önce bahsetmiştim biraz. Çocuk Rize'li ama ben böyle olgunluk görmedim. Nerede ne yapacağını o kadar iyi bilen bir adam ki. Ancak tek sorunu kızlar ile konuşmazdı. Biz ne kadar ısrar edersek edelim kendine yakıştırmazdı. Biraz eski Anadolu erkekleri gibiydi. Berkan ise benim gibi. Baya bir piç ama özünde çok iyi bir çocuktu. 180 cm civarı boy ve yakışıklı bir çocuktu. Dili de baya iyiydi. Oturduk biraz sohbet ettikten sonra telefonuma mesaj geldi.

Mesaj biricik sevgilimdendi.




Ali yanıma gelebilir misin? Biraz soğuk mesajdı acaba ne olmuştu. Saate baktım 10 civarı. Gelirim dedim. Çıktım gittim yanına. Ne oldu Betül dedim?

Ali kendimi kötü hissetmeye başladım burnum kanıyor dedi.
Canım benim neyin var bir doktora götüreyim seni.
Yok bir şey olmaz kendimi kötü hissettim seni çağırdım.

Ulan bir daha sevindim. Baksana artık kötü olunca beni arıyor. Beni çağırıyor. Beni yanında istiyor. E haliyle benim yüzüm bildiğiniz panayır yeri oluyor. Ama ben hala ürkeğim yanında. Bilmiyorum her şey hemen olmasın istiyorum. O ara söylediği bir laf canımı sıktı. Aynen şöyle dedi.

Ali el ele tutuştuk ya ben yanlış yaptım bu kadar erken olmamalıydı.

Ulan ne demek bu? Bir söyler misiniz. Ben o kadar mutluyken elimi tuttuğu için dediği şeye bak. Sinirlendim ve üzüldüm. Yüzümün halini görünce

Öyle demek istemedim. istemediğim anlamına gelmiyor sadece biraz erken değil mi?

Bunu söyleyince hak verdim kıza. Sonuçta bende o kadar erken yaşamak istemiyordum her şeyi. Zamanla doya doya yaşamak istiyorum. Bende dedim.

Tamam doğru diyorsun ama pişman olma bir şeylerden.
Tamam canım özür dilerim dedi.

Biraz daha sohbet ettikten sonra kalkıp Serkan'a gittim. Giderken bir öpücük kondurdu yanağıma ve ben yine beyaz bayrağı salladım. Her şey bir anda yine benim için güzelleşmişti. Oh be oh be.

Sonunda.




Serkan'a gitmem için biraz yürüyüp otobüse binmem gerekiyordu. Yolda aklımdan bin bir türlü şey geçiyor. Hepsi beni biraz daha mutlu ediyor. Bu şehre geldiğimde sıfırdım. Şu anda ise aşık olmaya başlıyorum en güzel tarafı da tek taraflı olmaması. Bunu hissedebiliyorum. En yakın arkadaşım olmuştu yıllar sonra. yenisozluk.blogspot.com Güzel bir grubumuz vardı dört kişilik. Yavaş yavaş Betül'ün yanında ki kişilerle de tanışmaya başlıyordum. Artık her şey güzel olmaya başlamıştı. Yüzümde ergen gülümsemesi. Yürüyorum her yer karanlık. O karanlığı telefonumun ekranında ki ışık böldü. Mesaj gelmişti.

Kimden geldi acaba diye düşünürken açtım telefonu. Mesajı Betül atmıştı. Okuduğumda ise gözümde ki ışık daha da fazlalaştı.

Ali senden hoşlanmaya başladım ben.

Okulun içinden henüz çıkmamıştım. O yüzden etrafta pek fazla kimse de yoktu. O an bir bağırışım var EVETTTTTTT diye bütün okul inledi resmen. Lan o an ölebilirdim. Mutluluğun nirvanasını yaşıyordum. Küçükte olsa bir sorun vardı. Faturamı hala açamamıştım. Cevap alamayacağını bile bile yazmıştı. Evet ulan evet. Oldu bu sefer. Artık beni kimse durduramaz. Ben başardım. Her şeyi zirveye getirdim. EVETTTTTTTTT.

Tabi o karanlıkta dans ettiğim de doğrudur. Biraz farklı figürlerdi ama olsun. 32 dişimin hepsi görünerek otobüse bindim. O kadar çok gülümsüyordum ki bütün otobüs bana bakıyordu.




inip Serkan'ın evinde doğru yürüdüm. Eve geldiğimde Serkan yüzüme bakıp ne oldu yarraam dedi. Anlattım filan. O hayırlı olsun kanka dedi. Bu çocuk cidden iyi bir adam. Hiç sorun etmeden beni eve alıyor. Son bir haftadır neredeyse hep onda kaldım. Bir gün bile ağzını açıp bir şey demedi. Ah biraz daha az yavşak olsaydı ne güzel olurdu. Neyse konuştuk uyuduk.

Kalkıp okula gititm. Girdiğim anda onu gördüm yüzü ve gözlerinin içi gülüyordu. Ulan bir insan bir insanı bu kadar etkiler mi? Neyse dersler bitti filan yurda gittim. Bugün büyük gündü okul takımının antremanı vardı. Oraya gittim antreman baya başarılı geçti ancak bir sorun vardı. Ben biraz açık alan oyuncusu olduğumdan salon futbolunda pek şansım yoktu. Çıkışta bir şekilde Betül'e ulaştım. Buluşalım diye. Yurdu okulun içerisindeydi. Buluştuk oturduk konuşuyoruz. Ulan ben hala resmiyim kızla kız da aksine bana daha da yaklaşıyor. Omzuma yatmaya başladı. Ben zorla da olsa elimi attım omzuna doğru. Hafiften saçlarını kokluyorum. Saçları bana en sevdiğim kokulardan biri olan deniz kokusunu hatırlatıyor. iyice yaklaşıyoruz. Artık pek fazla ses çıkmıyor. Birbirimizle sessiz anlaşmaya başlıyoruz.

Şair demiş ya
Eğer bir kadınla susup anlaşabiliyorsanız onun adı aşktır diye. işte öyle bir şeydi aramızda ki. Ben artık anlamıştım aşık olmuştum. Umarım o da bana olmuştur.




Biraz daha onu kokladıktan sonra kalkıp yurtlara gitmeye başladık onun yurdunun önüne geldik ve bana baktı. Yine öpücük kondurdu yanağıma. Bu sefer karşılıksız bırakmamalıydım biraz eğilip bende onu öptüm yanağından. Yüzü yine al al oldu yine o masum gülüşü belirdi. Hoşçakal deyip gitti. Bende bağıra çağıra şarkılar söyleye söyleye kah dans edip kah yürüyerek kah koşarak yurda doğru gidiyorum. Görseniz büyük ihtimal deli derdiniz. Evet ben bir deliydim. Ben mecnun olmaya başlamıştım.

Ne zamandır yurda uğramıyordum resmen. Gidip Berkan ve Haldun ile pes turnuvası yapmaya karar verdik. Haldun'un bir kötü huyu vardı. Laz olduğundan herhalde. Aşırı gaza geliyordu. Yani ona bir şey de beni yenemezsin derseniz iki dakika sonra oynar sizinle ve yenilirdi eğer o konuda iyi değilse. Peste Haldun başlarda çok iyiydi. Ancak sonradan ben ve Berkan onu baya baya yenmeye başladık. Dedim hadi turnuva yapalım. Berkan da biliyor o da tam piç ya hemen atlıyor yapalım diye. Haldun başlarda yok kanka yapmayalım dedi ancak biraz ısrar edince neler olacağını biliyoruz. *

Oynamaya başladık. Katığına oynayacaktık. Ailelerden para hala tam olarak gelmediği için pek fazla para yoktu. Bu durumda haya memat meselesiydi bu. Sonuncu ödeyecekti. Bir oynamaya başladık. Tam tahmin ettiğimiz gibi Haldun yine sinirinden ve çok çabuk gaza gelişinden sonuncu oldu. Ben ikinci oldum. Hal böyle olunca aldı katıkları bir güzel karnımızı doyurduk ve uyuduk.

Ertesi gün ingilizce dersi vardı. Bende gitmediğimden dolayı boşa çıktı bütün günüm. O gün param da gelecekti. Ailem yurt dışında olduğundan önce ablama yolluyorlardı parayı sonra bana geliyordu. O yüzden akşamı beklemem lazımdı. Cebimde 15-20 lira civarı param vardı. Akşama doğru aldım Betül'ü sahile götürdüm. Oturduk. Bir baktım Betül'ün yüzü solmaya başlamıştı. Ne olmuştu acaba? Niye bir anda solmaya başlamıştı?

Biz banklarda oturuyorduk biraz önümüzde sahile sıfır kayalıklar vardı. Oraya bakıp hafif gözleri dolmaya başlamıştı.

Ne oldu Betül diye sorum
Hafif ağlamaklı bir sesle, ben buraya pek gelmem çünkü daha önce abimde burada okuyordu. Abim ile babam ilk geldiklerinde o kayalıklarda oturmuşlar. Sonradan abimin yeri oldu orası. Ben görmeye dayanamıyorum babam aklıma geliyor.

Nasıl üzüldüm anlatamam. Ne desem boş. Teselli etmeye çalışıyorum ama nasıl teselli ederim bilmiyorum. iyice sokuldu bana ve

Çok özlüyorum onu Ali dedi.
Biliyorum Betül fark ettim. Elimden bir şey gelse şimdi yapayım ama bu konuda çok çaresizim. Onun yerini de dolduramam onu sana getiremem de. Ancak hep yanındayım senin. Her zaman omzum açık ve orası senin yerin. istediğin zaman gelebilirsin bunu biliyorsun. Umarım en azından biraz teselli edebilirim seni.
Biliyorum Ali. Çok teşekkür ederim.

Yüzü biraz olsun gülmüştü.




Bir kadında belki de en sevdiğim zaman o zamandır.. Hafif ağlarken gülmeye çalışmaları. Yüzlerinin aldığı şekil beni benden alıyordu. Yaklaştım bir kere daha öptüm onu. O da karşılık verdi. Biraz daha oturduktan sonra ablam mesaj attı senin parayı attım diye.

Canım benim ablam parayı atmış gel gidip çekelim.
Tamamdır canım.

Gittik parayı çekmeye. 550 lira gelmiş. Bir öğrenci için güzel bir para. Hazır gelmişken iki aylık faturayı ödeyeyim dedim. Ulan 250 lira civarı para ödedim. Kaldı bana 300 lira civarı. Bir anda yarı yarıya bitmişti para. Gidip Betül ile bir yemek yedim. Döndüm yurda. Cepte 250 lira para kalmış Serkan'dan biraz borç almıştım. 40 lira da oraya gidecekti. Aha siki tuttuk dedim. Ne yapacağım diye düşünürken Betül'e durumu anlattım.

Hayatım kemerleri biraz sıkacağız. Har vurup harman savurmak yok artık. Ailen senin için nerede çalışıp para gönderiyor sana.

Ulan ne kadar anlayışlı bir sevgilim vardı öyle benim. insanın sevgilisi böyle diyince daha bir mutlu oluyor.

Dedim tamam hayatım.

Yüzümde ki mutluluğu herkes okuyor. Aldım Ahmet'i.

Kanka gel biraz dışarı çıkalım.

ikiletmedi geldi. Ona da kendime de bir paket sigara aldım. Paramın geldiği ilk gün olduğundan bir de Marlboro alıyorum amk neyse. Oturduk güzel de bir yemek ısmarladım ona. Konuştuk sohbet ettik filan yurtlara dağıldık.




Ahmet ile ev meselesini konuştuk.

Kanka beraber çıkalım filan dedi.
Kanka ben Berkan ile çıkacağım.
Olum üçümüz beraber çıkarız ne olacak?

Benim de aklıma yatmıştı. ikisi de yakın arkadaşımdı beraber oturup konuşmuşluğumuz da vardı. Yurda gidince. Berkan ile konuşmaya başladım.

Kanka sen ben Ahmet eve çıkalım ne diyorsun?
Olmaz kanka ben tanımadığım adam ile çıkmam.
Olum Ahmet çok iyi çocuk ne olacak zamanla daha iyi tanışırsınız.
Yok kanka. Eğer sen onunla eve çıkacaksan ben bir şey demem kendime adam bulurum.
Kanka bilmiyorum ama hep beraber çıkalım istiyorum.
Yok Ali eğer onunla çıkacaksan söyle.
Şu anlık bilmiyorum kanka.

Böyle konuştuktan sonra Berkan kendine adam bulmaya çalışmaya başladı. Adam haklıydı amk. Sonuçta sözümden dönüyordum. Ne gerizekalı adamım. Neyse. işler hoş bir karmaşaya dönmüştü. Hani menajerlik oynarsınız ve eliniz de muhteşem bir kadro vardır ve kimi soksanız birbirini aratmayacaktır. Öyle bir şeydi benimki de. Tatlı bir telaş.

Neyse baktım Berkan'ın yüzü düşmeye başladı. Berkan ile arada sırada kavga ederdik. Ter atardık filan. Güzel olurdu. Bunu ittim filan. Başladık yine kavga etmeye. Ben arkadaşım diye yavaş vuruyorum. Gavur herif bütün hıncıyla vuruyor. iyice ter attıktan sonra yorulduk ve oturup muhabbete başladık. Değişik bir arkadaşlığımız vardı ama sağlamdı. Sadece ben arada yine o piç halime dönüyordum. Bu kötü oluyordu.




Pazartesiye kadar her gün Betül ile birlikteydim. Artık birbirimize adımızla değil de Hayatım gibi sözcüklerle hitap etmeye başlamıştık. Nefret ederdim. Genel de her erkek nefret eder ancak bir şey vardı. Söylediğim bütün sözler Betül'de anlam buluyordu. Her güzel sözümün karşılığını Betül de bulabiliyordum. Bu da gerçekten insanı bütün dertlerinden tasalarından uzaklaştırıyor. Sevmek güzel şey be kardeşim. Daha iki hafta olmuştu onu gördüğüm zamandan itibaren. iki hafta önce bana biri lan Ali bir kız gelecek ve ona aşık olacaksın dese neremle gülerim ben bile bilmiyorum. Ama olmuştu. Bir kız gelip hayatımın tam merkezine oturmuştu.

Ancak Ahmet yavaş yavaş tepki göstermeye başlıyordu. Nedenini bilmiyorum ama sürekli Betül ile ilgili bir şey söyleniyor ama ben herkesi mutlu etmeye çalıştığımdan bir şey demiyordum.

Lan olum kız çirkin ne diye bu kadar üstüne düşüyorsun? Kızın köpeği oldun sen.

Bunun gibi bir sürü itham da bulunuyordu. Yalnız tipini görseniz yarrağıma benziyordu kendisi. Ancak o zamanlar sadece herkesi mutlu etmeye çabaladığımdan ağzımı açıp da bir şey de diyemiyorum. Sadece ortamı idare etmeyi çalışıyorum.

Bir ihtimal geliyordu bazen aklıma geliyordu ama sürekli uzaklaştırıyordum aklımdan.

Acaba beni kıskanıyor muydu?




O zamanlar düşünmüyordum bunun gibi şeyleri umrumda da değildi açıkcası. Sadece ortam da gerginlik olmasın yeterdi bana

Günler geçiyor. Biz Betül ile iyice birbirimize bağlanıyoruz. Çarşamba günü geldi. Betül derslerini aşırı önemserdi. Ben ise pek sikime takmazdım. Yine bir gün dersteyim. Betül Aycan ile oturuyor. Ahmet bir kızla tanışmış onunla yan yana oturuyor. Ben duvar kenarı en arkaya oturdum. Önümde Ahmet ile kız yanıma da bir kız gelip oturdu. Bir düşüncem gerçekten yoktu. Biraz sohbet etmeye başladık.

Kızın sohbeti de iyiydi gerçekten. Bir kalem olayı geçti aramızda. Bunun bir kalemi var. Kalemle uğraşıyorum filan. Bu da bir şey söyledi.

O kalem 20 lira filan gibi.

Oha amk. Bildiğiniz uçlu kaleme 20 lira vermiş. Ne zenginler veya avanaklar var. Neyse bende:

Baya zekiymişsin sen ya 20 lira vermişsin bir kaleme diye.
Evet zekam baya fazladır. (anırarak gülüyor)

Biz böyle sohbet ederken Ahmet dönüp bana pis pis sırıtmaya başladı. Biz kızla biraz daha sohbet ettikten sonra ders bitti. Çıktık dışarı bir baktım bu yarrak kafalı yenge senin ki kızlarla baya haşır neşir dedi.




Lan resmen sikecektim. Adamlık mı amk bu. Yaptığım bir şey yok zaten. Üstüne çapkınlık yapsak bile insanın en yakın arkadaşı gidip söyler mi arkadaşının sevgilisine. Neyse o an onunla uğraşamazdım. Betül de aşırı kıskançtı. Başladı söylenmeye.

Yok Ali nasıl yaparsın bunu. Daha ne kadarlık ilişkimiz var. insan böyle mi yapar filan.

Ya yok öyle bir şey yapmadım falan filan diye açıklamaya çalışıyorum. Ahmet de orada pis pis gülüyor. ilk kavgamızı ettik böylece. Benden uzaklaştı. Çektim kenara Ahmet'i

Niye böyle yaptın diye soruyorum.
Kanka ne olmuş ya ne abarttın.
Lan dalyarrak senin yüzünden bana trip atıyor.
Ne olacak lan zaten çirkin falan filan bir ton laf söylüyor.

iyice sinirlenip çekip gittim oradan. Bir iki saat sonra geldi.

Kusura bakma kanka öyle demek istemedim falan bir on laf sayıyor. Bir anlık çıktı ağzımdan.
Neyse dedim bir daha olmasın falan filan.

O konuyu kapattık öylece. Neyse bir şeyler yemeye gittik. Ulan bir baktım para bitmek üzere. Bildiğiniz 20 liram filan kalmış. Daha bir hafta oldu geleli para ve suyunu çekmek üzere ne yapacağımı düşünüyorum. Ahmet bir şeyler söylüyor filan pek odaklanamııyorum. En son dedi:

Kanka gel bugün Serkan'da kalalım.
Ne yapcaz olum?
Kanka içeriz bir şeyler.
Tamam o zaman.

Cebimde ki son 20 lirayı da içkiye yatıracaktım anlaşılan.




Ahmet ile kalkıp Serkan'a gittik. Aldık birkaç bir şey içmeye başladık parayı önemseyen kim amk. Ortam sadece ortam yeterli. Hayatım ot olsun. Bugünüm güzel geçsin yarına ne gerek var? Cebimde sigara param bile kalmayacaktı. Ne olurdu ki güne kurtarırız bir şekilde. Çok yanlış bir düşünce olsa da o zaman ki kafa yapım buydu. Neyse içtik sohbetimizi yaptık yattık uyuduk. Bir de Serkan tek bir odada yaşıyordu. Yani kendine oda kiralamıştı. Bir Serkan'ın yatağı vardı. Bir de çekyat gibi bir şey. Ona geçtik Ahmet ile birlikte yattık amk. işe bak neyse.

Sabah uyandım. Cepte beş kuruş para yok. Ne yapacaktım şimdi ben? Otobüse binecek param yoktu. Ne yapayım diye düşünürken Serkan'dan 50 tl borç aldım. Ahmet'in de parası bitmişti ancak beraber harcıyorduk. Kardeşiz sonuçta. Ulan bu paranın da biteceğini anladım ne yapsam ne yapsam diye düşünürken Serkan'a sordum. Kanka kredi kartı açtır dedi. Mantıklı geldi. Sonuçta devlet kredisine başvurmuştum. iki ay sonra gelecekti. Onunla kapatırım diye düşünüyordum.

Gittim sigara aldım. Eğer Betül yoksa neredeyse bütün gün Ahmet ile beraber olduğumuzdan Ahmet benden içecekti. Sorun değildi aslında ama şöyle bir şey vardı. Ben insanlardan borç alıyordum ikimiz için. Bunun bir sik yaptığı yoktu. Neyse gidip kredi kartına başvurdum. Bana 10-15 gün arası çıkacağı söylendi. Ulan bu çok kötüydü. 50 lira vardı ama bu yetmezdi. Şimdi ne yapacaktım?




Düşünüyordum ancak pekte umrdumda değildi açıkcası. Sonuçta bugünü kurtarmıştım yarını düşünen kim? Neyse sigaralarımızı içiyoruz filan. Betül ile de baya arayı ilerletmiş durumdayım. Tamamdır amk diğer şeyler bir şekilde hallolur. iki gün geçti arada cepte yine para kalmadı amk. Sordum Ahmet'e onda da yokmuş. Hal böyle olunca Berkan'dan borç aldım. Gittim sigara aldım. Ahmet mesaj attı kanka buldun mu para diye.

Evet buldum kanka.
Tamam o zaman kanka bana da birkaç dal atsana.
Tamam kanka in aşağıya.

Ona sigaranın yarısını verdikten sonra antremana gittim. Artık antremandan sonra sürekli Betül ile buluşuyorduk. Yine buluştuk. Okulun içinde bir yerimiz vardı oraya oturduk. Sessiz sakin sadece birbirimizle ilgilenebileceğimiz bir yer. Oturduk artık baya yakınız. Öyle sürekli omzuma yatıyor. Bende sürekli hor zomon omzom ocok vo oroso sonon yoron diyorum * . Neyse bir süre konuştuktan sonra ortam aşırı romantikleşmeye başladı. ilk defa bu kadar aşırı idi. Benim için hiçbir problem yoktu. Betül aslında bu ortamı oluşturmak için baya çaba harcamıştı.

Ali sana bir şey söyleyeceğim.




Çok heyecanlanmıştım. Niye bilmiyorum ama öyle bir ses tonunda söylemişti, öyle bir vurgulamıştı ki insan duymak için can atıyor. Hafif yanakları al al oldu, yüzünü biraz eğdi. Utangaç bir kız çocuğunun yaptığı hareketleri yapmaya başladı ve ağzından hayatım da duyduğum en güzel sözler çıktı.

Seni seviyorum.

Gözlerimin yerlerinden çıktı sanki. Bıraksalar beni direk halaya başlayacağım. Belki sıradan bir laf gelir bazılarına. Eğer sevdiğiniz kız size söylüyorsa onun altında ki anlam o kadar derinleşiyor ki. O anda her şeyi bırakıp sadece hayatınızın o olmasını istiyorsunuz. Sarıldım ona ve benim ağzımdan da sihirli sözcükler çıktı.

Seni seviyorum.

Yanakları daha da al al olmuştu. Hafif gözleri dolmuştu. Açıkcası benim de gözlerim dolmuştu biraz. ilk defa acıdan, üzüntüden değildi. ilk defa mutluluktandı. Tabi ona göstermedim. Ağlamadım da yanlış anlaşılmasın.

O da çok mutluydu. Her hareketi bunu ele veriyordu. Geldi yine yanağımdan öptü ve ben yine eridim dudaklarında. Bende bir öpücük kondurdum onun yanağına. Birbirimize en sıkı halimiz ile sarılmıştık. Tek beden olmuştuk resmen.




Bu sefer tek öpücükte bırakmadık. Birkaç kez daha birbirimizi öptük. Tam aşk sarhoşuydum resmen. Kızları genelde sadece sikmek için kullanan piçlikte üstüne tanınmayan bu çocuğa ne olmuştu? Bir kız nasıl değiştirebilmişti hayatımı. Sadece ona adamak istiyordum hayatımı. Onun da benden pek bir farkı olduğunu düşünmüyordum. Çok fazla dinle alakası olmayan bir adam olarak ilk defa bir şey için dua ediyordum. Hatta yalvarıyordum. Allah'ım ne olur bitmesin diye.

Biraz daha o anın tadını çıkardıktan sonra yurtlara gitmeye karar verdik. Kalktık ilk defa cesaretimi topladım ve tuttum elinden. iyice kavradım. Döndü bana gülümsedi. Yolda yürürken bir yandan da konuşuyoruz. Birbirimize güzel sözler söylüyoruz. Yurda bırakırken bir öpücük daha kondurdum ve yurduma doğru yürümeye başladım.

Şükürler ediyordum. Hiçbir şeyden tatmin olmayan ben şükürler etmeye başlamıştım. Allah'ım sana şükürler olsun. Lütfen bitmesin. Bir yandan da sigaramı içiyorum. Mutluyum abi ben mutluyum.




Bu düşünceler arasında çıkarıp bir sigara daha yakmak istedim. Baktım paket bitmiş. Hay amk dedim. Bütün yolu sigarasız geçirip yurda gittim. Berkan'dan biraz daha borç aldım sigara aldım. Çocuk biliyordu vereceğimi o yüzden sorun etmiyordu. Gittim aldım winston softumu. Bir güzel içiyorum. Baktım Ahmet mesaj attı.

Kanka sigara var mı ya.
Var kanka gel aşağıya al dedim.

Geldi birer sigara içtik biraz sohbet etik gönderdim onu. Ben de yurda girdim. Mesaj gelmiş sevgilimden.

Bugün çok güzeldi.
Evet çok güzeldi birtanem yazdım bende.

Ah ulan ah. Neyse girdim yurda bizim Haldun ve Berkan oturmuş muhabbet ediyor. Yanlarına oturdum konuşmaya başladım.

Haldun kanka ya sana bir kız bulalım amk. Bak ben buldum. Berkan'ın da var zaten. Sana da bulalım bir tane. Daha önce bahsetmiştim Haldun istese am üstüne göt sikerdi ama ağır bir çocuktu.

Yok kanka ya ben hemen yapmam. Öyle sarkmam kızlara. Ne biliyim yapıma ters.

Adam çok delikanlı adam harbi amk.




Neyse konuşurken Haldun

Size bir olayımı anlatayım dedi. Başladı anlatmaya. Babası biraz agresif adamdı.

Babam yurt dışında çalışıyor o zamanlar. Ben de saçları uzattım. Bildiğiniz ensemde kertenkele var sanki amk. Neyse yaz oldu. Çay toplamaya gidiyoruz. Haberim yok babamın geleceğinden. Çay topladığımız yerde bizim evden görünüyor. Babam gelmiş anneme sormuş:

Ha bu gavat kim?
Annem de bir şey diyememiş.

Ulan saçları o kadar uzatmışım. Ancak kesmem lazım yoksa babam siker. Tabi o aralar bilmiyorum geldiğini ya neyse. Gittim eve. Bir baktım babam. Bir anda başımdan kaynar sular döküldü. Gördü beni.

Lan pezevenk bu hal ne diye bağırıyor.

Ne yapacağımı da bilmiyorum. Zıvanadan çıkmış bir halde bağırıyor. Bende diyorum şimdi bağırsın yarın gider keserim istediğim gibi. Ulan babam demez mi

Çabuk makineyi getir bana diye.

O an anladım saçları kesecek. Yapma etme baba diye yalvarıyorum. Neyse getirdi makineyi. Hala yalvarıyorum yapma etme baba. Bir yandan ağlıyorum. O kadar emek verdiğim saç gidecek.

Sus ağlama lan erkek adamsın sen. Gavat gibi tipin var şu anda.

Artık bir şey diyemedim ve saçları bildiğiniz makineyle kazıdı. Ulan ne acı çekmiştim.

Anlattı. Biz kahkaha atmaya başladık. Bir de şive ile anlatıyor tam süper oluyor. *




Yattık uyuduk. Güzel bir gün daha bitmişti. Neyse günler geçiyor. Betül ile birkaç gün buluşmadık. Cuma okula gitmiyorum. Hafta sonu da para olmadığından bir şey yapamıyorum. Tabi sigara parasını Berkan'dan borç alıyorum. Ahmet ile bölüşüyoruz. Pazar akşamı Betül mesaj attı.

Seni çok özledim diye.
Geliyim istersen birtanem.
Yok hayatım saat geç oldu. Yarın seni bir yere götürcem. Güzel bir yer. Biraz kendimize vakit ayırırız.
Tamam hayatım dedim.

Sabahtan sadece bir saatlik dersimiz var. Başka da dersimiz yok. O yüzden bütün gün bize kalacak. Güzel olur. Hem de ne güzel.

Sabah oldu. Yine süslenip okula gittim. Fakültenin kafesinde oturuyorum. Serkan geldi oturdu. Yüzü biraz somurtuk.

Kanka bugün benimlesin.
Yok kanka bugün Betül ile bir yerlere gideceğim.
Tamam o zaman kanka.

Neyse Betül geldi oturdu. Başladı söylenmeye yok kuzenim böyle yok şöyle diye. Ben dinliyorum. Serkan bir anda atıldı.

Öyle konuşma bir gün olmaz ise üzülürsün.

Ne alaka amk. Bir anda ortamı germişti. Hani diyebilirsiniz belki bir akrabası vefat etmiştir. Biliyorum etmediğini de. Ulan ortam gerilince ikisi de birbirine surat astı. Bende ortada kaldım ne yapsam diye bilmiyorum. Bir şekilde geçiştirdim durumu ve derse girdik.




Ders bitince aldım Betül'ü söylediği yere gittik. Beyler hayatım da böyle bir yere gitmedim belki de. Bir manzara var. Muhteşem. Bir ressamın elinden çıkmış sanki. Yanımda Betül olunca daha bir muhteşem oluyor o manzara. Hele kokusuyla birlikte. O ortam bitmesin istiyorum. Betül omzuma yattı beraber manzarayı izliyoruz. Artık iyice sokula biliyorum. Artık ürkek değilim.

Bir yandan da öpüyorum onu. Muhteşem ortam. Bir anda telefonum çalmaya başladı. Ne oluyor diye baktım. Serkan arıyor. Açtım telefonu.

Ne oldu Serkan?
Kanka ben Ahmet.
Buyur Ahmet.
Kanka benim otobüs kartı sende kalmış. Bana getirebilir misin?
Kanka şu anda getiremem. Yakın değilim. Birinden bul.

Bir anda başladı bağırmaya

Getirsen ölür müsün amk. Ben bugün bir yere gideceğim. Senin yüzünden başkasından isteyemem.

Ulan iyice sinirlendim. Yarrağıma bak. Ben herif için borç para istiyorum. Sigara alıyorum. Herif başkasından bir otobüs kartı alamıyor.

Sinirli bir şekilde dedim.

Tamam amına koyduğum. Geliyorum.

Kaldırdım Betül'e söyledim. Yüzü asıldı. Bu kadar güzel ortam bir anda bozuldu. Bir an sinirlendi. Nasıl arkadaşların var baksana iki dakika rahat bırakmıyorlar. Bir ton trip attı.

Yola çıktık okula doğru gitmeye başladık. Sinirlenmiştim. Büyük ihtimal kavga edeceğiz.

Bakalım neler olacak.




Okula geldikten sonra Betül direk yanımdan ayrıldı ve yurduna devam etti. Bende sinirli bir şekilde elimde otobüs kartı ile Ahmetlerin olduğu yere doğru yürüyorum. Uzaktan gördüm yaklaştım yanlarına ve konuşmaya başladım.

Lan sikik insan böyle şey yapar mı bir başkasından alsan ölür müsün amına koyim. iki saat ne çene varmış. Al otobüs kartını götüne sok.

Hiçbir şey dinlemeden çekip gittim amk. Yaptığı arkadaşlık mı. Beraber eve dahi çıkmayı düşündüğüm arkadaşım benim için gidip bir otobüs kartı alamıyor. Neyse Betül'e de sinirliyim bir yandan bir ton trip attı. Bende yatıp uyudum. Birkaç saat sonra telefonumun çalmasıyla uyandım. Arayan Ahmet idi.

Gelsene dışarı diyor.
Uyuyorum amk gelemem dedim.
Kanka hadi gel amk ya.

Neyse giyindim çıktım. Baktım elinde marlboro paketi bana uzatıyor. Eyvallah dedim bir tane aldım. Başladı konuşmaya.

Kanka ben bilmiyordum. Benim de işim acildi kusuruma bakma. Serkan beni gaza getirdi filan.
Tamam kanka sorun değil.

Biraz muhabbetten sonra pese gittik. Bu piçin belki de hayatta en iyi yaptığı iş pes oynamak. iyi oynadığımı sanırdım her maç 9 tane atıyor. Oyun bitti. Yine elime verdi bu piç. Yurda gittim baktım mesaj gelmiş. Betül'den olduğunu sanıyordum ama bir kişi daha vardı mesaj atan.

Derya mesaj atmış.




Ali biraz konuşabilir miyiz?

Çokta siklemedim açıkçası. O ara Betül ile konuşmalıydım. Aramızda ki soğuk havayı sonlandırmam lazımdı. Neyse. Betül de o ara mesaj atmış. Açtım mesajı okudum ve yüzüm biraz olsun gülmüştü. Çünkü ne olursa olsun sinirlense de benden bir hamle gelmeyince o hamle yapmış Yine trip atarcasına mesaj atmış. Bir de üstüne cevap vermeyince bir kaç kere aramış Neyse mesaj şöyle.

insan bir mesaj atar.

Hemen cevap yazdım.

Uyuyordum hayatım.
He o zaman tamam.
Hayatım trip atma benim elimde olan bir şey değildi üzgünüm lütfen yapma böyle.
Tamam ama ben seni çok özlediğimden öyle yaptım. Napıyım çok özlüyorum.

Ulan bir yüzüm güldü. Bütün gün üzerimde duran kasvet bir anda dağılmıştı.

Tamam hayatım bir daha olmaz.

Bir mesaj geldi yüzümde ki gülücükler daha da arttı.

Sen şimdi yanıma gelmezsin yazmış.
Gelirim canım benim neden gelmeyeyim.
Tamam hadi gel o zaman.

Hazırlanıp çıktım yurttan. Yanına gidip her zaman ki yerimize geçtik. Oturduk sabah yaşamamız gereken aşkımızı o ara yaşadık. Neyse geri dönüyorum. Telefonu çıkardım. Neden bilmiyorum mesajlara girdim. Derya'nın attığı mesaja gözüm ilişti. Bir anda içimde ki piç yeniden ortaya çıktı. Mesaj attım.

Buyur Derya.




Ne demişti. içimdeki piç yine ortaya çıkmıştı. Derya'nın hala beni çok sevdiğini biliyordum. Ne zamandır 31 de çekmemiştim. Biliyordum sikmeyeceğimi. En azından fotoğraf video tarzı bir şeyler alırım diye düşünüyordum. Neyse biraz bekledikten sonra mesaj geldi.

Nasılsın Ali?
iyiyim Derya sen?
iyiyim Ali. Ne yapıyorsun ne ediyorsun diye merak ettim.
iyi yaptın. Yok bir şey devam ediyoruz öyle.

Biraz konuştuktan sonra Derya yine ilişkiye getirdi konuyu.

Ali biz ne olacağız?
Ne bileyim Derya o kadar çok şeyle uğraşıyorum ki.
Olsun Ali bir şeyler de.
Derya ne kadar anlayışsızsın ben bu kadar şeyle uğraşırken sen hala kendini düşünüyorsun.

Konuşma böyle sürüp gitti. Ancak benim işi cinsel ilişkiye getirmem lazımdı. En azından video fotoğraf tarzı bir şeyler almam lazımdı. Daha önce almıştım. Yine atar biliyordum. Biraz konuştuktan sonra bunu kıvama getirdim.

Derya bir video çeksene. Yurtta internette yok. Porno da izleyemiyorum. izleyecek bir şeyler olur.

Önce hayır dedi. Biraz direttikten sonra kabul etti. Ama bu sefer sadece am göt meme görmek istemiyordum. Bir şey sokmasını istedim. Onu da yaptı ve gönderdi. Hadi ben kaçtım dedim. Gidip 31 çektikten sonra yatağa uzandım. Keyif sigaramı da içmiştim. Oh diyordum.




Aslında biraz vicdan azabı vardı. Onu da şöyle kapatıyordum. Sonuçta ferre da izliyoruz. O zaman da mı aldatıyoruz? diye diye kendimi avuttum. Neyse Haldun ve Berkan geldi. Oturduk batak filan oynuyoruz mesaj geldi Derya'dan. Dedim sikerler uğraşamam. Cevap vermedim. Biraz daha oynadıktan sonra yatıp uyudum.

Uyandığımda bir sıkıntı vardı. Ulan yine sigara yok para da yok. Ahmet'e söyledim. Kanka bende de para yok. Ulan hay sikeyim şimdi bir yerden borç almam lazım. Baya borcum olmuştu zaten. Berkan'dan yine borç aldım. Çocuk sorun etmiyordu ama insan sonuçta kötü oluyordu. Neyse gittim sigara aldım. Kalkıp gittim Ahmet'in yanına yine bölüştük sigaraları amk. Sorun değildi sonuçta yakın dostumdu.

Birkaç gün yine kayda değer tek şey birilerinden borç alıp sigara almam ve onu Ahmet ile paylaşmam oldu. Neyse bir gün uyandım bankaya gittim soruşturdum. Benim kredi kart gelmiş. Ulan nasıl mutlu oldum. Direk aldım.

Bu arada ablamdan birkaç gündür para istiyordum. O da göndermişti. Toplam da 600 lira param olmuştu ve ailem birkaç gün sonra para gönderecekti. Pek fazla harcamazdım herhalde kredi karttan.




Kredi kartını alır almaz kalkıp Betül'ü almaya gittim. Biraz gezdirmek istiyordum. Yanlış hatırlamıyorsam günlerden cuma idi. Çünkü okula gitmedim. Neyse aldım onu denizin diğer kıyısına götürdüm. Baya gezdik. Kitap filan aldık. Oturduk KFC'ye. Konuşuyoruz sohbet ediyoruz. Havada ki aşk kokusunu her yere yayıyoruz. Baya bir kaldıktan sonra el ele kol kola kalktık sahilde yürüyoruz. Çok seviyorum bu kızı lan. Yanımda yürürken bile bir güzel hissediyorum.

Yurda götürdüm onu. Saate baktım henüz altı gibiydi. Bizim tayfa beni arıyor. Onların yanına gideyim dedim. Cepte para da var ya amk. Neyse yürürken yolda Berkan'ı gördüm.

Kanka nereye gidiyorsun? diye sordum.
Yemek yicem kanka ya.
Tek başına mı olum?
Aynen kanka Haldun'un işi varmış
Gel benle kanka bende bizim çocukların yanına geçiyordum.
Tamam olur kanka.

Geçtik bizimkilerin yanına. Gelin yemeğe gidelim. 5 kişi yemek yedim. Durur muyum amk. Cepte para da var. Hemen dedim.

Beyler hesaplar benden.

Aslında sadece Serkan ve Berkan'ın hesabını ödemeyi düşünüyordum. Sonuçta o kadar borç aldım. Neyse sikerler dedim. Hesabı ödedim. Tam malmışım he. Oradan kalkıp bir kafeye gittik. Ulan oranın da hesabını ben ödedim. Ahmet de zaten para yoktu. Ulan ne diye ben ödüyordum şu anda bilmiyorum ama o zamanlar baya mutlu ediyordu beni.

Günüm yine çok güzel geçmişti. Sabah kız arkadaşımla akşam da arkadaşlarımla takılmıştım. Baya güzel geçmişti. Neyse yurda geldik Berkan ile. Bir hesap yapayım dedim şok oldum amk. 250 lira parayı bir günde yemiştim. Oha amk. Ne yapmıştım ben. Sözde az harcayacaktım. Kısa bir şoktan sonra pek de siklememeye başladım. Neyse dedim iki ay sonra kapatırım zaten.

Biraz daha düşündükten sonra 31 çekme isteği geldi içime. Artık kendimi rahat rahat kandırabiliyordum. Sonuçta aldatmıyorum amk. Fiziki ya da duygusal bir temas yok. Derya'ya mesaj attım. O da artık hazır olda mı bekliyor amk anlamadım. Artık daha kolay kabul ediyordu. Pek bir şey yapmama gerek yoktu. Ondan videoyu aldıktan sonra 31 çekip yattım uyudum.

Ertesi gün okul takımı antremanına gittim. Yavaş yavaş yaklaşıyordu turnuva. Ancak pek umrumda değildi. Daha önce belirtmiştim. ilk turnuva salon futbolu için. Ben de pek iyi oynayamayacağımı bildiğimden normal maçları bekliyordum. Neyse antreman çıkışında Betül'e mesaj attım ve onu çağırdım.

Geldi yanıma. Bugün ayrı bir güzelliği vardı sanki. Oturduk. Bu sefer farklı bir aşk vardı sanki aramızda. Daha bir derin. Daha bir fazla. Bilmiyorum ama bir şeyler hissediyorum. Bugün çok fazla konuşamıyoruz sadece gözlerimiz oynuyor ve gülümsüyoruz. Bugün daha bir fazla öpüyor beni. Bugün daha bir fazla yanıma sokuluyor. Daha fazla sarılıyor. Bilmiyorum ama bir şey var.

Sanki bir şeyi yanlış yapıyormuşum gibi hafif rahatsız oluyorum. Ne oluyor burada diyorum. Bu zamana kadar ne kadar aşk yaşamış olsak da ben bir piçim. Hala içimde bir kısmı. Bu aşk ortamının ağırlığı fazla gelmeye başlıyor. Lise hayatım da birilerini sevsem de hepsi sadece amaca yönelik. sonuçta bir şekilde cinselliğe bağlamak içindi iş. Ama bu farklı. Orta da cinselliğe dair zerre bir şey yok. Ortam iyice ağırlaşıyor. Kaldıramıyorum. Bilmiyorum nedenini ama bir şey olmalı yoksa birazdan tamamen kendimi teslim edeceğim ona.

Kendimi tamamen bırakmamak için kurduğum bir mekanizma galiba bu. Bu kadar yoğun ortamlara dayanamıyorum. Konuşmaya çalıştırıyorum onu. Her girişimim biraz daha etkisizleşmeye başlıyor. Sanki sürekli gücünü yitiren bir devlet gibi. Girdiğim her savaşı kaybediyorum. Her atağım biraz daha güçsüzleşiyor.

En sonunda ruhumu teslim ediyorum. Bana doğru yaklaşmaya başlıyor ve dudağımı öpüyor.

Yazar burada hikayeyi bitirdi.





- burkina fasolu beyaz forvet

Linki Arkadaşlarınla Paylaş

URL: HTML link code: BB link code:
Haberin Kategorisi Enteresan Olaylar / İçinden Geldiğince / Takara Tukara konu Başlığı Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacaktı. Bu haberi paylaşacağınız URL http://yenisozluk.blogspot.com/2016/10/artk-hicbir-sey-eskisi-gibi-olmayacakt.html. Teşekkür ederiz
Ditulis oleh: MemurSite.Com -

Belum ada komentar untuk "Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacaktı"

Yorum Gönder