Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi

En Popüler Yayınlar

Blog Arşivi

bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar

.bir ingilizce sunumu için öğrencilerden birisinin body building şeklinde bir konu seçmesi, hocanın başına geleceklerden habersiz konuyu onaylaması, akabinde sunum günü öğrencinin bir müddet body building nedir, neden yapılır muhabbeti yaptıktan sonra "here are some examples" diyerek aniden gidip kapıyı açarak içeriye iri kıyım iki tane adam alması, "bunlar da nedir böyle?" demeye kalmadan adamların hızla soyunup üstlerinde sadece taytla kalmaları ve gelişmiş kaslarını sergilemek için ibik gibi pozlar vermeye başlamaları. hocanın nutkunun açılmasına kadar gösterinin haydi haydi bitmesi, sınıfın dağılması.

Linki Arkadaşlarınla Paylaş

URL: HTML link code: BB link code:
Haberin Kategorisi Takara Tukara konu Başlığı bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar. Bu haberi paylaşacağınız URL http://yenisozluk.blogspot.com/2014/03/bir-universitede-yasanabilecek-en-dumur.html. Teşekkür ederiz
Ditulis oleh: MemurSite.Com -

16 Yorum Yapıldı "bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar"

  1. üniversiteden tanış olunan hatunla üniversite bittikten yıllar sonra buluşup sevişilmesine dair kısa bir hikaye.

    efenim, benden iki dönem üstte olan, o zamanlar sadece arkadaş olduğumuz, illet olduğum lavuk sevgilisini de tanıdığım bir hatun vardı vakti zamanında. derslerin çoğunu bizim dönemlerden aldığı için arkadaşlığımız gelişmişti biraz. benden veya bizim kankalardan not ister, biz de belki bir gün de bize verir hesabıyla verirdik taş gibi olmasının hatrına. sonra onun okulu bitti, yaşadığı istanbul'a gitti, orada eh işte bir iş buldu ve çalışmaya başladı. benim bundan haberim var çünkü o okulu bitirdikten sonra da sürekli temastaydık. hatta istanbul'a geldiğinde mutlaka görüşelim envalindeki muhabbetlerimiz de yok değildi hani.

    tabi doğal olarak ben de okulu bitirdikten sonra kendime iş güç edinmek maksadıyla güzel bir para kapısı bulmuştum. patron'un bana gösterdiği illere gidip bilimum alım satım işlerini gerçekleştirdikten sonra payımı alıp yatıyordum aşşağı. istanbul için birkaç sefer tecrübe edip yolu yordamı öğrendikten sonra, önce işimi halletmiş, arda kalan zamanda, bir veya birkaç gün gezip tozma işleriyle vakit geçirmiş oluyordum. güzel işti amk. tabi büyük patron batırmadan önce.

    nese efenim istanbul'a üçüncü gidişimden evvel nasıl olduysa aklıma geldi ilgili hatun. lan dedim bi arayayım baklım belki buluşuruz diye düşündüm. ama kesinlikle amacım öyle sevişmek felan değil. hoş hatundu ama. hani böyle içiniz gider de "lan bu kız benimle çıkmaz amk." dediğiniz tipler olur ya, ondan hani. nese bunu aradım. istanbul7a gelip gelicem iş için, istersen buluşalım dedim. kabul etti. hiç ikiletmeden "tabi mutlaka gel, ama haftasonuna denk getir ki, gezdireyim seni" dedi. tamam dedim. bu arada eski sevglisi geldi aklıma. o tipsiz, böyle klas bir hatundan ayrılmış olamazdı. neyse kafayı takmadan sonraki sefer için uçak biletimi ayarladım. kendi insiyatifimi kullanarak, klas otellerden birinde şık bir oda, bir de hertz den kiralık araç randevusu aldıktan sonra ilgili tarihin perşembe günü sabahı adım attım istanbul'a. istanbul'a geldikten sonra atunu arayarak, iki gün işlerimi halletmem gerektiğini, cumartesi günü sabah kendisini arayacağımı söyledim. "tabi mutlaka" diyerek ekledi. işimi bitirip gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra bağdat caddesi civarlarında bir kafede buluştuk. güzelliğinden hiçbişey kaybetmemişti yosma, üstüne üstlük samimiyeti de sanki uzun yıllar can arkadaşını görmemiş birinin samimiyetine denkti. sonra bir süre muhabbet ettikten sonra gündüz taksim, beyoğlu boğaz turu; akşam ise istanbul'un eğlence mekanlarına doğru aktık. eski erkek arkadaşı hakkında hiçbişey sormadım, belli ki ayrılmıştı. hatta iki kadeh içip açılıverirken sanki bahsedecek gibi olduğunun ama "koy götüne gitsin" tarzı hareketlerle kendi kendine geçiştirdiğinin farkına vardım. ben de boşverdim sonra. gecenin ilerleyen saatleri hiç ummadığım mecralara akıtacaktı beni...

    YanıtlaSil

  2. otelin odasının kapısını açar açmaz öpüşmeye başladık. öyle ki üstümdekileri çıkarmaya bile fırsat vermedi bir süre. üstümdeki gömleği ve atletimi bir arada ıkarmak için davrandığımda karın kaslarımı şiddetle öptüğünü ve yalamaya başladığını farkettim. sanki yllarca sevişmemişti. susuz kalmış kuş gibi içiyordu beni. hayretten ağzım açık kalmıştı. güreşir gibi düşe kalka soyduk birbirimizi, hafif bulanık alkollü kafayla ne yaptığımızı bilmeden önce yatakta sonra da odadaki kanepenin üstünde buldum kendimi. her türlü pozisyonu bağıra bağıra denedik. doggy style'a geçtiğimiz sırada ince ve kıvrak belinin üstüne dökülen dalgalı saçlarını unutmuş değilim. spor yaptığından dolayı ssahip olduğu kıvraklığın üzerimde çekinmeden defalarca denedikten sonra yatağın bir köşesine yüzüstü bıraktı kendini. nefesimi toplamaya çalışırken öylece bakakaldım. bir ara aklıma geldi "şimdi ben mi becerdim, o mu" diye garip bir düşüncve içinde beynimin kıvrımlarını sıvazlayıp durdum. o yorgunluk üzerine elbette ben de uyuyakalmışım. sabah olduğunda da birlikteliğin olmazsa olmazı olan sabah sevişmesini bilfiil icra ettikten sonra duş alıp çıktık otelden. beraber yaptığmız kahvaltı sırasında sanki benimle birlikte bulunmaktan sıkıldığını hissetmiştim. muhabbeti geçirmeye çalışan, gitmemi bekler gibi bir hali vardı. ben de üstüne gitmeden, uçağa yetişmek amacıyla vedalaşıp gitmek istediğimi belirttim. hiç oralı olmadı amk. ulan sabaha kadar seviştik, bir öpeyim, ne bileyim sahte de olsa sevgi gösterisinde bulunayım felan bile demedi. tamam kendine iyi bak diye geçiştirip ayağa kalktığımda ayağa bile kalkmadı. hiç oralı olmadan arabaya atlayıp havaalanının yolunu tuttum. uçağa bindiğimde hava kararmak üzereydi.

    sonraları anladım aslında kullanıldığımın. sonraki seferimde tekrar buluşmak için aradığımda telefonuma cevap vermedi, istanbul'dayken aradım, hattın kullanıma kapalı olduğunu, hattını teslim ettiğini öğrendim. aradım araştırdım ama bir türlü akıbetini öğrenemedim hatunun.

    birkaç ay sonra, sevgilisinn bunu aldattığını, ondan ayrıldığını, benim hikayemin de olaylar vuku bulduktan sonra gerçekleştiğinin farkına vardım. yani kısacası, hatunun ilgili adama karşı gerçekleştirdiği intikam olayının tam içine düşmüştüm.

    bildiğin kullanılmış, hunharca becerilmiştim...

    YanıtlaSil
  3. - bulaşıkları niye yıkamadın lan?
    + deterjan yok abi.
    - ulan şerefsiz ne zamandır bulaşıkları deterjanla yıkıyoruz.

    YanıtlaSil
  4. okulun en ciddi hocalarından biri olarak anılan bi hocanın (halil berktay) lecture ın ortasında sırt çantasından koca bi galatasaray bayrağı çıkararak fenerbahçeyi aşağılamaya başlaması

    YanıtlaSil
  5. bölümün en sert, en taviz vermeyen ve bir o kadar da en karizmatik bayan hocasını barda kendinden geçmiş bir şekilde dans ederken gömek...

    YanıtlaSil
  6. fizik sınavında, aralarında elektrik alan olan iki levhaya, levhadaki bir delikten giren bir elektronun aynı levha üzerindeki 1buçuk santim uzaktaki başka bir delikten, geldiği doğrultuya dik doğrultuyla çıktığını söyleyen sorunun, bizden levhalar arasındaki minimum uzaklığı istemesi, benim* bu mesafeyi 675*32*10^3 metre gibi bir sonuç olduğunu bulmam, ötesi bu sınavdan curve almam.

    ertesi sene gelen ekleme: evelsi gün bi devrede kıçıkırık 60 voltluk bir güç kaynağı olduğu halde devrenin bir yerinde 21000 (yazıyla yirmi bir bin) volt potansiyel fark hesaplamak da aynı kapsamdadır. bakalım bu dersten neyle geçicez.. meraklısına nurtopu gibi, +1 yıl. :>)

    YanıtlaSil
  7. derse geciken ve dersin nerde olduğunu tam olarak bilmeyen vazgeçtim'in ,şansını denemek suretiyle ilk tahmin ettiği sınıfın kapısını açması ve karşısında okulun en arıza hocalarından birini görmesi sonucu kapıyı hızla kapatarak merdivenlerden aşşağı doğru koşarak kaçma hareketine girmesi ancak arıza hocanın merdivenlerden aşağı kadar vazgeçtimi kovalayarak yakalaması ve dersin ortasında ne diye derse girmeye kalktığını sormasıyla yaşanmış hadisedir.
    -peki olm niye kaçıyorsun?
    -bilmiyorum hocam!

    YanıtlaSil
  8. lost little girl13 Mart 2014 07:11

    cubbesini giymis sevgili(!) eski rektorumuz kemal alemdaroglu nun beyazit merkez binanin arac girisi kapisinda turbanli ogrenci avina cikmasi, "universite bolgesine bu kilikla girilmezz"diyerek saga sola bagirmasi, olay mahallinden geçen çömlerin şaşkın bakışlarını ölümcül "kaybolun ayağımın altından" bakışları ile karşılaması, yenilerle eskilerin "noluyo lan kıyamet alameti mi" tartışmaları ile kaynaşmalarını sağlaması.

    YanıtlaSil
  9. * bir ingilizce sunumu için öğrencilerden birisinin body building şeklinde bir konu seçmesi, hocanın başına geleceklerden habersiz konuyu onaylaması, akabinde sunum günü öğrencinin bir müddet body building nedir, neden yapılır muhabbeti yaptıktan sonra "here are some examples" diyerek aniden gidip kapıyı açarak içeriye iri kıyım iki tane adam alması, "bunlar da nedir böyle?" demeye kalmadan adamların hızla soyunup üstlerinde sadece taytla kalmaları ve gelişmiş kaslarını sergilemek için ibik gibi pozlar vermeye başlamaları. hocanın nutkunun açılmasına kadar gösterinin haydi haydi bitmesi, sınıfın dağılması.

    YanıtlaSil
  10. benim hikayem tam olarak üniversitede gerçekleşmedi ama üniversite ve hocalarla direkt ilgili. hoca halen aynı ünv'de aynı görevde olduğu için ismini a.b. olarak verdim.

    efenim sene 2001. son sınıftayken *4 senedir birşey görmemenin verdiği sinir ve gazla yanına sınıf arkadaşlarını alan hocu bölüm başkanına çıkar ve çeşitli finans kuruluşlarını ziyaret etmek istediklerini, eğitim/seminer almak istediklerini vs vs iletir. aslında amaç işhanı görünümlü kampüs binasından kurtulup biraz değişiklik olsundur. bölüm başkanı da imkb'de tanıdıkları olduğunu ve bize orada bir eğitim/sunum ayarlayacağını söyler. aradan zaman geçer, hoca hocuyu yanına çağırır; tam gün sürecek bir organizasyon yaptığını, imkb'de çalışan y hanım ile görüştüğünü, bir gün sonra imkb'de olmamızı ve oraya gidince y hanımla irtibatta olmamızı salık verir. bir gazla hocu ekibi toplar ve bir gün sonra hep beraber istinye yollarına düşülür. *belirtilen gün ve saatte imkbnin kapısına gidilir ve güvenliğe prof dr a.b. vasıtasıyla gelindiği ve y hanımla görüşmek istendiği belirtilir. y hanıma önce bi ulaşılamaz. yarım saatlik kapıda bekleme sonrası y hanım güvenliği arar ve ne istediğimizi sorar. telefonu hocu alır ve prof dr a.b. aralığıyla geldiklerini ve o gün bir seminer/eğitim almak için geldiklerini belirtir. konuşma aynen şu şekilde gerçekleşti:

    y: buyrun ne istemiştiniz?
    hocu: zzz üniversitesinden geldik, bugün seminerimiz olacaktı
    y: ora nere yaa?? *
    hocu: ....
    y: hangi üniversite dediniz?
    hocu: zzz üniversitesi.
    y: hmmmm
    hocu: prof dr a.b. aracılığıyla geldik, sizinle görüşmemizi istedi.
    y: o kim yaaa? *
    hocu: eeeee.. hmps.. ya hoca sizle görüştüğünü, bugün burda olmamızı söyledi. *
    y: beyfeeendi, öyle birini tanımıyoruuum!!!
    hocu: peki iyi günler !?!?!?!

    zik gibi ortada kalınmıştır. neyse biz sahile gittik, gezdik dolaştık o gün. ertesi gün okula gidildiğinde hocanin odasina gidilir, suratlarda gevşek bi sırıtmaya içeri girilir.

    prof: nasıldı çocuklar? memnun kaldınız mı?
    ekip: .... eee kem küm .... *
    hocu: hocam girişte sizin adınızı ve üniversitenin adını verdik
    prof: ee?
    hocu: o kim yaaa deyip bizi geri gönderdiler... heheheh

    o dönem aynı hocadan aldığım tırt bir ders vardı, d ile geçirdi beni.

    YanıtlaSil
  11. bir üniversitemizin fen fakültesinde, bilim ile ilgili bir şenlikte evrim konulu konferans düzenlemek isteyen öğrencilere verdiği "olmaz" cevabını "tıp bir bilim mi ki" ve üzerine bir de "kutlu doğum haftasında evrim konuşmak olmaz" diyerek reddeden bir dekanın görevini sürdürmesi. bu dekanın daha sonra, fizik bölüm başkanının görevine son vererek kendisini o göreve ataması. ve bu adamın bilim adamı sıfatıyla ortada dolaşması.

    ne oldu sonra, o konferans düzenlendi. "biyolojik geçmişimiz" başlığını koymak, at gözlüklerinin tek kelimeye odaklandığını görmemize yetti.

    YanıtlaSil
  12. somethingstupid13 Mart 2014 07:13

    istanbul'da özel bir üniversiteden mezun olup ankara'da devlet üniversitesinde çalışmaya başlayan araştırma görevlisi bir arkadaşımızın şu gerekçeyle bunalıma girmesi:
    "tam bir yıldır gap giyen asistan, ugg giyen kız ve bina önüne park edilmiş bir mini cooper göremiyorum. burası üniversite olamaz! en büyük sosyolojik tespitim budur!"
    burada dumur edici kısım, çocuğu bunalımdan çıkarmak için ertesi gün gap giyip gelmemiz oldu.

    YanıtlaSil
  13. somethingstupid13 Mart 2014 07:13

    öğrencilerin gizli facebook gruplarına asistanları eklemeleriyle ortaya çıkan manzaradır.
    hakkımda şöyle şeyler yazıldığını gördüm:
    - bu hafta somethingstupid hocanın muayen günü mü? beni odadan attı. sorduğum sorulara yanıt vermedi. boş boş suratıma baktı.
    (kontrol ettim. gerçekten regl dönemimmiş!)

    - bitirme projesini geciktirdim ne yapayım?
    - sessizce something hocanın odasına bırakın ve bir şey olmamış gibi uzaklaşın.
    - bıraktıktan sonra bir yere imza attırıyorlar. daha organize olabilirsek belki bunu da çaktırmadan yapabiliriz.
    - biriniz oyalasın, öteki pembe çekmecenin üstünde duran yoklamaya imza atsın.
    - mantıklı bir çözüm yöntemi

    - bence bu sınavları prof.dr. x değil, something hoca okuyor. yoksa sıçmıştık ( bu arada profesör "herkesi geçir" diyor, ben inatla bırakıyorum. demek ki sicilim temiz gözlerinde. kuzularım benim!)

    YanıtlaSil
  14. somethingstupid13 Mart 2014 07:13

    okulun en alt katında matbaa var.
    arada bir orya gidip, projeleri bastırdığımız, anketleri/sınav sorularını çoğalttığımız oluyor.
    bir huşu ile koşa koşa orada olduğunu öğrendiğim asistan arkadaşlara bakmaya indim.
    kimseyi göremeyince etrafta dolanmaya başladım.
    aralık bir kapı görünce, "işte burdalar!" diye düşünerek "vadaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa" diye bağırmak suretiyle omzumla kapıyı itip içeri daldım.
    yerde serili halıları ve eğilip kalkan birkaç idari personeli görünce mescid'te olduğumu anladım, utanç içinde dışarı çıktım.
    fakültelerde mescid var mı yoksa bu bize özel bir uygulama mı bilemiyorum.
    hayır beni rahatsız eden bir durum da yok ama oraya aydınlatıcı ve belirgin bir yazı yazsalarmış keşke.
    zaten muteber bir müslüman değilim, günaha sokuyorsunuz bir de beni.

    YanıtlaSil
  15. bir yuksek lisans programi, iki farkli ulkeden iki universite tarafindan ortak organize ediliyordur. (dolayisiyla, anlatacagim bu olay belki de bir universitede degil de iki universitede yasanmistir, bilemiyorum.)

    her iki universitede okuyan ogrenciler de hocalar da farkli ulkelerden gelir. ortak dil haliyle ingilizcedir ve yine haliyle herkesin dil bilgisi farklidir.

    her donem iki universitden ogrenciler ve hocalar biraraya gelip, ogrencilerin tez calismalarini degerlendirirler. bu calismalarin birinde, meksikali bir ogrenci sunumunu bitirir ve degerlendirme kismina gecilir.

    sozu alan estonyali hoca, onundeki tez taslagini eline alip havaya kaldirir; kagitlari sallarken kotu bir ingilizceyle:

    - i don't understand this shit*, deyiverir.

    ortam gergindir. ama kufur/hakaret edecek kadar da gergin bir ortam yoktur. buyuk ihtimalle hoca yabanci dilin azizligine ugrayip sheet* yerine shit demistir.

    cumleden hemen sonra bir sessizlik olur. odadaki insanlar ne yapacagini, nasil tepki verecegini bilemez.

    o an gereginden fazla uzun universite hayatimin en dumur ve komik olaylarindan birine sahit olurum ama gulmek o ortamda mumkun degildir.

    YanıtlaSil
  16. big in umuttepe13 Mart 2014 07:14

    harita mühendisliği bölümü gereği alınan bir arazi dersinde total station ile alım yapılır. kullanılan nokta bir merdivenin 10 m kadar açığıdır. çalışma sırasında gayet mini etekli bir kız merdivenleri tırmanmaya başlar,
    ama hesap edemediği şey total'in yakınlaştırma gücüdür. operatörlük yapan arkadaş zekat keçisi gibi titreyen grup arkadaşlarını bırakır. total'i kızın erojen bölgesine yöneltir, tüm ayrıntıları uzun uzun seyreder.

    YanıtlaSil